top of page

Bir Duygusal Şantaj Yöntemi: Manipülasyon - 2

 

“İnsanlar bir dinleri olduğu için ahlâka ihtiyacı kalmamış gibi davranıyorlar.” 

-Amin Maalouf

Geçtiğimiz haftalarda İletişim sayısının Problem-Analiz köşesinde “Bir Duygusal Şantaj Yöntemi: Manipülasyon 1” adlı yazıda manipülasyon ve gaslighting konusuna değinmiştim. Bu yazı aslında o yazının son bölümüydü.  Ancak yazıyı çok uzatacağı için ayrı yayımlamaya karar verdim.  Bu bölümde manipülasyonun yazıda nasıl karşımıza çıkabileceğini örneklerle ele almayı hedefledim. 

 

Kullanacağım örneklerden ilki, Atlanta Şehir Platformu’nun (Atlanta City Platform) gazeteci Ahmet Dönmez'in Atlanta Skandalını ele aldığı yazılarından sonra yayımladığı basın açıklaması.  İkincisi ise, Alliance of Shared Values (AfSV)’un muğlak açıklamalarla dolu basın açıklaması (Açıklamayı kurumun web sayfasında bulamadım, Tweeter’daki açıklamanın linkini ekledim).  Son olarak da AfSV’nin sözde basın açıklaması üzerine kurumun direktörü olan Alp Aslandoğan’ın yaptığı talihsiz videolu açıklama.  Eğer bu basın açıklamalarını okumadıysanız ve dinlemediyseniz gözden geçirmenizi tavsiye ederim; zira bu üç açıklama da manipülasyonun nasıl kullanıldığına dair güzel örnekler.  Bu manipülatif davranışlar içine bilinçli girildiğini iddia etmiyorum.  Davranışlarımızın birçoğunun bilinçdışı olduğuna daha önce Önyargı konusunu işlerken değinmiştim.  Bu makalenin amacı, yazıda kullanılan dilin karşıdaki insana nasıl bir mesaj gönderdiği ve nasıl hissettirdiği üzerinde durmak.  Evet, ne söylendiğinden ziyade ne hissettiğinize veya hissettirildiğine dikkat ederseniz manipülasyonu daha kolay fark edebilirsiniz. 

 

Hizmet Hareketi içinde en çok kullanılan manipülasyon yönteminin gaslighting olduğunu Bir Duygusal Şantaj Yöntemi: Manipülasyon 1 başlıklı yazıda bir iki örnek ile ele almıştım.  Bu yazıda ise Hizmet Hareketi’ni temsil makamında bulunan kurum veya kişilerin yaptıkları açıklamaları örnek olarak kullanıp bu konuyu biraz daha açacağım.

 

Örnekleri ele almadan önce şunu da dile getirmek istiyorum.  Genellikle din eksenli toplulukların düştüğü yanılgılardan bir tanesi, herkesin yapabileceği ahlaki veya etik olmayan davranışları “dindar oldukları için” kendilerinin yapmadığı veya yapmayacağı algısıdır.  Bundan dolayı da bu gibi gerçeklerle yüzleştirildikleri zaman çoğunlukla bunu inkâr yoluna giderler. İnkâr yoluna da gitmekle kalmayıp bunu ima edecek insanları dahi hakaretlerle, azarlamalarla susturmaya çalışırlar.  Hizmet Hareketi büyülü fanusunu kırdı ve insanlar hata yapılabileceğini, hatadan dûr olmadıklarını kabullenmeye başladılar fakat bu henüz sosyal bir değişim getirecek kıvamda değil. Yani gidilecek biraz daha yol var. 

 

Şimdi örneklere dönüyorum.  

 

1- Atlanta Şehir Platformu: “Aslında biz iyi insanlarız.” 

Atlanta Şehir Platformu (ACP), Ahmet Dönmez’in Atlanta Skandalı yazı serisinden sonra bir açıklama yapıp kendini açıklama gereği duydu. Böyle bir açıklamayı yapmak için Ahmet Dönmez'in olayı medyaya taşıması beklendi nedense. Şimdiye kadar kendilerini temsilen sosyal medya hesabı bile bulunmayan ACP açıklamayı duyurmak için bir twitter hesabı bile açtı. Açıklamada konuyu bildiklerini, olayın iki yıl önce olduğunu ve gereğinin yapıldığını vs. söylediler. Ancak yazıyı dikkatli okursanız aslında bu açıklama Atlanta Yolsuzluğu Skandalı ile ilgili olmaktan daha ziyade, kendini iyi gösterme çabası ve yolsuzluğa tepki gösteren, yazan, çizen insanlarda suçluluk psikolojisi oluşturmayı hedefliyor. 

 

Yazıda ilk önce konuyu açıp, daha sonra olan biteni onaylamadıklarını ve gereğinin yapıldığını söyledikten sonra hedef tahtasına bu yolsuzluğu yazan ve bunu konuşan insanlar oturtuluyor (yazıdan alıntılar aşağıda):

 

 “Hali hazırda hizmete bu kadar iftira atılırken ve bunca kardeşimiz mazlum ve mağdur iken, bu olaydaki kişilerin hatalarından yola çıkarak toptancı bir tavırla hizmeti karalayan bir yaklaşım sergilemek, hakperestlik ile bağdaşmamaktadır. Niyet ne olursa olsun sanki bütün hizmet insanları işi gücü bırakmış birbirlerini dolandırmakla meşguller gibi bir izlenim uyandırılmıştır.

 

 … Buna rağmen toptancı bir yaklaşımla hizmet insanlarınınn zan altında bırakılması bizleri derinden üzmüştür.

 

….Asıl gündemimiz, derdimiz olan mağdur ve mazlum kardeşlerimizle ilgili elimizden geleni yapmaya çalıştığımızı, onlar için devamlı dua ettiğimizi belirterek dünyanın dört bir tarafındaki kardeşlerimize muhabbetlerimizi arz ederiz.” 

 

Birincisi, standart bir kurum bildirgesinde yukarıda aldığım kesit gibi bir bölüm ile karşılaşamazsınız.  İkincisi, açıklamanın ilk cümlesi hariç, sonraki üç paragraf açıklama mahiyetinde olsa da ondan sonraki paragraflar insanları manipüle edici bir tarzda kaleme alınmıştır.  Yazıyı kim veya kimler kaleme aldı bilmiyorum ama psikolojide bu üslûba  ‘good-guy gaslighting’ denilir.  Good-guy gaslighter karşıdaki insanın neler hissettiğini anlamaya çalışmaktan ziyade kendini iyi göstermeyi amaçlar.  Bu açıklamada da dikkat ederseniz, insanların yani okurların yolsuzluğun duyulmasından sonra  yaşadıkları duyguları ve üzüntülerini kabul eden veya tanımlayan tek bir cümle bulamazsınız.  Tam aksine, yazı boyunca sürekli kendilerinin bu olaydan ve bu olayın duyulmasından ne kadar “derinden” üzgün oldukları anlatılıyor.  İngilizce söylemiyle, “it’s all about me, me, me.”  Açıklamadan bununla ilgili de birkaç örnek vereyim: 

 

“Şeffafiyete, ortak akla ve evrensel değerlere bağlı olan insanlar olarak bizler bu olayın haber yapılmasını doğal karşılıyoruz.”

 

“..Hali hazırda Türkiye’de mağdur edilmiş ve cebri hicret ile buralara gelmek zorunda kalmış kardeşlerimizin bir kısmının bir de burada mağduriyet yaşaması bizleri derinden üzmüştür.

“..Buna rağmen toptancı bir yaklaşımla Hizmet insanlarının zan altında bırakılması bizleri derinden üzmüştür.

 

Görüldüğü gibi yazıda yoğun bir “kendini iyi gösterme çabası” var. Good-guy gaslighter için iyi görünmek çok önem arz eder ve bunun için farklı teknikler kullanabilirler. Kendini iyi göstermeye çalışmanın yollarından bir tanesi de karşıdaki insanı kendi bildiği doğrular hakkında şüpheye düşürmek ve onda suçluluk duygusu oluşturmaktır, yani kişiyi gaslighting etkisine maruz bırakmaktır. Şimdi ACP’nin açıklaması üzerinden bunu biraz daha açacağım. Açıklamada bu olaylardan bahsedilirken “toptancı” bir üslûp kullanıldığı iddia ediliyor. Oysa ki böyle bir şey yok. Gazeteci Ahmet Dönmez’in toptancı bir dil kullanmadığını yazılarını okuyanlar bilir. Hizmet felsefesini bilen hiç kimse de genelleme yapan bir dil kullanmadı (ve kullanmaz da). Velhasıl, “açıklama” bilgilendirme amaçlı olmaktan ziyade insanları kendi bildikleri doğrulardan şüpheye düşürmeye yönelik bir şekilde kaleme alınmıştır. Eğer ACP’nin açıklamayı paylaştığı tweet’in altına yapılan yorumlara bakarsanız bunu daha iyi anlarsınız. Yorumlarda insanlar genelleme yapmadıklarını ve yapılmadığını anlatma derdinde. 

 

2- AfSV’nin açıklaması: “Hocaefendi’den fazla medet ummayın, kontrol bizde.”

 

Şimdi bir de AfSV’nin birçok insanın gözünde meşruiyetini ve bağımsızlığını kaybettiği o talihsiz açıklamaya gelelim. 

 

AfSV’nin bu açıklaması görünüşte, “bu kurumun üyeleri hiç mi basın bildirisi yazmayı bilmiyor” dedirtecek türdendi. Ancak dikkatli okuyunca her bir cümlenin itinayla seçildiğini fark ediyorsunuz.  Bu açıklama daha çok Sn. Gülen'i sevenleri hedef alan manipülatif bir üslûpla ele alınmış. Uzun vadede yasal bir süreçte aleyhlerine kullanılma ihtimâline karşı da yazının içinde özne ve tanımlayıcı kelimeler kullanmaktan da kaçınılmış. Şimdi üniversitede ders konusu olabilecek bu basın açıklamasına bir göz gezdirelim beraber. 

 

İlk cümle şöyle,  “Son günlerde sosyal medyada gündeme getirilen iddialar ile ilgili Fethullah Gülen Hocaefendi’ye rahatsızlıklarının elverdiği ölçüde bilgi verilmiştir.”  

 

Bu cümle Sn. Gülen’in sevenlerine hitaben -ki büyük bir kitleden bahsediyoruz-  yazılmış bir cümle. Sn. Gülen'i seven bir insan bu cümleyi okuyunca üzerine bir üzüntü çökmesi muhtemeldir ve yüreğinde oluşan ağırlıkla  “yeterki hocam sağolsun, boşverelim bunları” dedirtebilir. Hedef de o zaten. Buna psikolojide “emotional blackmail” denir, Türkçe deyimiyle duygusal şantaj. Yani karşıdaki insanın duygularını kontrol etmek suretiyle davranışlarını kontrol etmek ve inanması istenilen şeye o insanı inandırmaya çalışmak.

 

İlk cümlede duygusal bir baskıya maruz kalacak olan insanların çoğu açıklamanın gerisine de pek dikkat etmezler. İlk cümlede takılıp kalırlar. İkinci ve üçüncü cümle ile de Sn. Gülen'in sevenlerinin duyguları okşanıp teskin edildikten sonra son cümle ile asıl ok hedefe fırlatılır. Cümle şöyle: 

 

“13/07/2020 tarihli yazıda iddia edilen ve birebir aktarımla Hocaefendi’ye aitmiş gibi sunulan diyaloglar gerçeği yansıtmamaktadır.” 

 

“Hangi yazı? Kim yazdı? Konu ne?” ifadeleri tam bir belirsizlik içinde öyle değil mi?  Yani, yarın öbür gün AfSV çıkıp “yok biz gazeteci Ahmet Dönmez’in Atlanta Skandalı haberinden bahsetmiyorduk, OdaTV’de çıkan bir haberden bahsediyorduk” diyebilir. Kimse de bunun aksini ispat edemez. Gazeteci Ahmet Dönmez ise bu açıklamada kendi yazısından bahsedildiğini düşünerek videolu bir açıklama bile yayınladı.  Ben de öyle olduğunu düşünüyorum (değilse aksini ispat etsinler). Velhasıl; yazılan bu cümle, yasal sorumluluk gerektirmeyecek ve ileride başlarına dert açmayacak bir şekilde itina ile yazılmış bir cümle.  

 

Ama burada asıl önemli olan, AfSV gibi Hizmet Hareketi’nin sözcülüğünü yaptığını iddia eden bir kurumun Sn. Gülen’in söylediği bir şeyi söylemedi diyerek yalan beyanda bulunup insanları manipüle etmeye çalışması. Bu yazıyı kim yazdı, kimler yazdırdı bilmiyorum ama şahsi menfaatler ve çıkarlar için AfSV’nin statüsü kullanılarak yüzlerce insanın iyi niyetinin bu şekilde suistimal edilmesini esefle kınıyorum!

 

3- AfSV Sözcüsü Alp Aslandoğan’ın yayınladığı açıklama: “Özür diliyorum ama ne için?” 

 

AfSV’nin yukarıda ele aldığım manipülatif basın açıklaması için “bunun kadar talihsiz bir açıklama olamaz” derken AfSV’nin direktörü Alp Aslandoğan’ın yaptığı açıklama ile bir kez daha şaşkınlığa uğradım. Meğerse bundan daha talihsiz açıklamalar da yapılabiliyormuş. Alp Aslandoğan’ın “destekçilerine”  yaptığı yedi dakikaya yakın süren açıklamasında değindiği maddeleri sırasıyla özetlersek:

 

- AfSV ne iş yapar? Neler yapmıştır? 

- Amerika genelinde ön ayak oldukları projeler. 

- Atlanta olayı ve Hocaefendi’nin yolsuzluklara karşı tavrı.

- 16 Temmuz 2020’de yapılan açıklamada “metin yetersizliğinden dolayı” kamuoyunda oluşan yanlış anlaşılmalar. 

 

Yedi dakikalık konuşmada kıyıdan da olsa AfSV’nin 16 Temmuz 2020’de yayınlanan açıklamasına değiniliyor ve “metin yetersizliğinden” dolayı özür dileniyor.  Fakat AfSV’nin açıklamasının en önemli kısmı olan son cümle; yani gazeteci Ahmet Dönmez'in yalancı çıkarılmaya çalışıldığı o cümle es geçiliyor, hem de insanların en çok sorduğu ve sorguladığı bu cümle olmasına rağmen:  “13/07/2020 tarihli yazıda iddia edilen ve birebir aktarımla Hocaefendi’ye aitmiş gibi sunulan diyaloglar gerçeği yansıtmamaktadır.” 

Yüzleşmek istemediğiniz bir olay olduğunda ona dolaylı yollardan cevap vermek ya da soruya/probleme dokunmadan geçmek klasik bir konu değiştirme ve karşıdaki insanın dikkatini başka tarafa çekme yöntemlerinden bir tanesidir. Konuşmanın içinde birkaç tane özür kelimesi geçiyor olması da sizi aldatmasın. Oysa bu konuşmada asıl konuşulması gereken konu gündeme getirilmemiş ve özür dilenmemiştir. Bu konuşmadan sonra insanların yazdıklarını gözlemlediğimde tahmin ettiğim tepkileri gördüm. Bazı insanların kendilerini sorgulamaya başlayarak “acaba ben mi her şeye kusur buluyorum? Baksana özür dilerim de dedi” gibi ifadelerle bildikleri doğrulardan şüpheye düştüklerini gördüm. Hayır değerli insanlar, yanılmıyorsunuz. Bu konuşmada Aslandoğan, cevap vermek istediği sorulara cevaplar verdi, verilmesi gerekenlere değil. 

***

Unutmayın, insanların ne söylediğine veya ne yazdığına değil sizi nasıl hissettirdiklerine dikkat edin. O zaman manipülasyonu daha çabuk fark edersiniz. 

 

Hepinize esenlikler diliyorum.


 

Fatma Susan Tufan

fatmasusantufan@gmail.com

BİZE ULAŞIN

Yorumlarınızı, eleştirilerinizi, görüşlerinizi,

istek ve önerilerinizi; bizimle ilgili her türlü duygu ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

İlginiz İçin Teşekkür Ederiz

  • Black Facebook Icon
  • Black Twitter Icon
  • Black Instagram Icon

© insanliginsenfonisi 2020

bottom of page