SON SÖZ
12. KONU
Yayın Süreci Değerlendirmesi
Çok Değerli Okuyucularımız,
On dört ay süren bir birlikteliğin nihayet sonuna geldik. Bu değerlendirme yazısı bu yayın altında sizlerle paylaşacağım son yazı. İnsanlığın Senfonisi daha sonra bir Kadın Platformu olarak yayın hayatına başladığı zaman inşallah tekrar sizlerle beraber olacağım [söz veriyorum bu defa yazılarım kısa olacak:) ].
Neden Böyle bir Yayına Gerek Duyduk?
Hizmet Hareketi özellikle 15 Temmuz sonrası büyük bir sarsıntı yaşadı ve bunun vesilesi ile de bazı usûlsüz işler gün yüzüne çıkmaya başladı. Özellikle de Amerika’nın göç almasıyla Hizmet’in içindeki Hizmet'in özünü özümseyememiş kişiler veya gruplar daha da gözle görülür bir hâl aldı. Bu insanların hâl ve davranışlarının hâlâ devam etmesi, buna göz yumulması, hatta ve hatta buna sahip çıkılması ve samimiyetle hizmet etmiş insanların emeklerine gölge düşürülmeye çalışılması karşısında kayıtsız kalamadım. Böyle bir duruma sessiz kalmayı kendi ilkelerime aykırı bulduğum için de “ben ne yapabilirim” diye kafa yorarken böyle bir çalışma hazırlamaya karar verdim. Ben bu düşünceler içinde iken “ben ne yapabilirim” sancısı çeken başka bir insan, İnsanlığın Senfonisi sitesinin bir diğer kurucusu olan Elifnur ile tanıştım. Ve beraberce bir serüvene başladık. Aylarca Starbucks ve Panera Bread gibi mekânlarda buluşup sitenin içeriğini dizayn ettik ve üzerinde çalışmalar yaptıktan sonra İnsanlığın Senfonisi siz okurlarımızla buluştu.
Konuların Seçimi
Seçtiğim konuların hiçbirisi tesadüfi olmadığı gibi sıralaması da tesadüfi değildi. Genel resmin oluşması ve okuyucuların Hizmet’i ve varolan problemleri farklı bir açıdan görüp analiz etmeleri için böyle bir yola başvurdum. Yazılara sayfa sınırlaması getirilmedi. Bazı yazıların haddinden fazla uzun olduğunun ve sabrınızı zorladığının farkındayım fakat her konuyu bir defa ele alma imkânımız olmasından dolayı gerekli olduğunu düşündüğüm bilgileri yazıların uzunluğuna bakmaksızın paylaştım. Sabırla okuduğunuz için sizi tebrik ediyorum.
Hedef Kitle
Yayın hayatına başlamadan önce iki hedef kitle belirledik. Birinci grup, Hizmet’in içinde olup da olan bitene ciddi kafa yoran ve çözüm üretmek için sancı çeken insanlar (ve ileride sancısını çekecek insanlar). Ki bu insanların sayısı 3-5 kişi, çok iyimser olacaksak, 10 kişiyi geçmez(di). Peki, 10 kişi için böyle bir çalışma yapmaya değer mi diye sorabilirsiniz. Evet, hem de fazlasıyla değer. İkinci grup ise bütün bu olan bitenlerden dolayı travma yaşamış, yaşananları adlandırmaya çalışan insanların iyileşme sürecine katkı sağlaması icin lügatlarına yeni terimler ve kelimeler kazandırmaktı.
İnsanlığın Senfonisi Sitesinin Finansal Kaynağı
Yayın hayatımız boyunca sitenin bütün masraflarını Elifnur ve ben maaşlarımızla karşıladık. Kimseden tek bir kuruş yardım dahi almadık. Bağış yapmak için bağış kutusu açmamızı tavsiye edenler olduysa da buna sıcak bakmadık. Bunun sebebi de insanlarda önyargı oluşmaması ve bunu maddi bir çıkar için yaptığımız fikrine kapılmasını istemediğimiz içindi.
Hizmet Hareketi Hakkında Yazılar Kaleme Almaya Devam Edecek Miyim?
Bunun üzerine çok düşündüm ve şu karara vardım; tek bir konu hariç artık Hizmet Hareketi hakkında yazmayı düşünmüyorum. Allah izin verirse, üzerinde çalışmayı planladığım başka projeler var. Hizmet hakkında yazacağım tek konu ise şu; Hizmet içindeki statükocular olan biteni meşrulaştırmak, kendilerini kutsamak ve insanları susturmak için din eksenli konuları, ayet, hadis, siyer vs. suistimal ediyor ve işlerine geldikleri gibi yorumluyorlar. Uzun zamandır gözlemliyorum fakat bu konu üzerinde yazma fırsatım olmamıştı. Bundan sonra Hizmet Hareketi hakkında yazdığım yazılar, din istismarı üzerinden yapılmaya çalışılan bu söylemleri sosyo-psikolojik bir açıdan ele alma etrafında örgülenecek. Evet bir ilahiyatçı değilim, ama bir sosyal psikolog olarak burada bana da söz hakkı düşüyor. Bundan sonra ara ara ve kısa kısa bu konularda yazılar kaleme almayı hedefliyorum.
Erkek Söylemi “Mansplaining”
Yayın süresince sanırım en çok muzdarip olduğum ama toplumun yapısını bildiğim için pek fazla şaşırmadığım konulardan birisi, bazı erkeklerin sürekli akıl vermeye çalışma refleksi(ydi). Bunun kadın olmamızla alakalı olmadığını düşünmek istiyorum.
Önder Aytaç Neden Sitenizde Yazıyor?
En çok eleştiri aldığımız konu buydu. Yayın hayatına başladığımız zaman yazılarımıza Sn. Aytaç ile birlikte onlarca gazeteci ve akademisyeni de etiketledik, ulaşmaya çalıştık. Hem de birkaç kez. Kimse geri dönmedi. Bize geri dönüş yapıp da “size nasıl yardımcı olabilirim?” diye soran tek kişi Sn. Aytaç’tı. Kimileri akıl verme yarışına düşmüşken (sanki ben ilk defa böyle bir proje dizayn ediyormuşum gibi), kendisi akıl vermek yerine bize nasıl destek olabileceğini sordu. Bu önemli bir geri dönüşümdü bizim için. İlk başından bu yana yazılarımızın duyurulmasında rol aldı ve yazıları düzenli olarak paylaştı. Tek bir yazımızı bile paylaşmayan insanların sitede kimin yazıp kimin yazmaması hakkında yorum yapmasını tuhaf buldunuz mu diye sorabilirsiniz. Evet, tuhaf buldum.
“Seni İtibarsızlaştırırlar”
Yayın hayatı boyunca en çok aldığım dost uyarısı (!) bu: "Sana iftira atarlar, itibarsızlaştırırlar. Toplumda saygı duyulan bir insansın, uğraşma böyle şeylerle.” Peki bunu kim yapacak, yani itibarsızlaştırmayı? Artık gizli saklı yok, tabi ki Hizmet’in içindeki o Hizmet öğretisini içselleştir(e)memiş şahıslar (Bu insanlar Hizmet Hareketi içinde "mahrem yapı," "seçilmişler," "ayrıcalıklılar" gibi kavramlarlarla tanımlanmaktadır). Bu kişilerden bazıları beni tanırlar. Tanıdıklarına da pişman olmuşlardır.
Buna fazla bir açıklama yapmayacağım ama sanırım neden sessiz kalmadığımı anlamanız için biraz beni tanımanız lazım. Ben bir aktivistim. Ve aktivistlerin kafası birazcık değişik çalışır. Birçok insanın “amaan boşver” dediği şeyleri onlar boşveremezler. Mehmet Akif’in dediği gibi:
“... aldırmada geç git, diyemem aldırırım
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!”
Bundan dolayı değerli insanlar, beni düşünerek bu sözleri söylediğinizi biliyorum fakat ben buyum. Benim gibi insanlara yapma, dur gibi sözleri söylemek pek etkili olmuyor. Yapma etme yerine varsa eğer imkânlarınız ölçüsünde “sana nasıl yardımcı olabilirim” demeniz beni daha mutlu edecektir.
Bir Kadın Hareketi Olarak İnsanlığın Senfonisi “Kadın İnsanlığın Sesidir”
Yayın hayatımız boyunca gelen geri bildirimler, yorumlar, eleştiriler ve gözlemlerimize dayanarak İnsanlığın Senfonisi’nin bir kadın hareketi olarak devam etmesine karar verdik. Henüz bu bir fikir aşamasında, önümüzdeki zamanlarda yavaş yavaş şekillenmeye başlayacak.
Bu vesile ile buradan genç kızlara ve kadınlara seslenmek istiyorum. Bizimle çalışmak isterseniz, bu platformun bir parçası olmak isterseniz bize insanliginsenfonisi@gmail.com hesabından ulaşabilirsiniz. Site hakkındaki detayları ilerleyen zamanlarda sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.
Teşekkür
Elifnur ile oğullarımı eğlenmek için götürdüğüm bir lunaparkta tanıştım. Bir grup arkadaşla güzel vakit geçirmeye gitmiştik ama yine bir şekilde kendimizi Hizmet’in içindeki problemleri konuşurken bulduk. Bir şeyler yapmayı düşündüğümü ama Türkçeci birisine ihtiyacım olduğunu söylediğimde Elif “Ben edebiyat mezunuyum. Ben yaparım,” diye heyecanla karşılık vermişti. Cesaretini takdir etmiştim. Ne yapacağımızı bilmiyordu ama bir şeyler yapılması gerektiğini, bunun aciliyetini ve önemini hissediyordu. Birçok insanın kendini kenara çektiği bir zamanda cesaretinden dolayı kendisine çok teşekkür ediyorum. Özellikle yayın hayatımıza başladığımız ilk zamanlar olmak üzere yazıları Türkçe karaktere çevirirken ve Türkçemi düzeltirken gösterdiği sabır için ayrıca teşekkür ediyorum. Paylaştığı filmlerle benim de film repertuarımı genişlettiği için teşekkür ederim.
Sitemizin görünmez kahramanı, burada adını veremeyeceğim ama site düzenini devralarak beni saatlerce süren bir yükten kurtaran web tasarımcımız R. Hanımefendi’ye derinden teşekkürlerimi sunuyorum.
Yazılarımızı paylaştığı, yayınlarımızın duyulmasına katkı sağladığı ve ayrıca sitemize Düşünce Atölyesi köşesindeki yazıları ve şiirleriyle katkı sağlayan Sn. Önder Aytaç’a çok teşekkür ediyorum.
Kahve Lezzetinde Yazılar’ıyla aramıza katılan, hem dinlendirici hem de düşündürücü yazılarını bizimle paylaşan, dikkatine ve dakikliğine hayran kaldığım ve ayrıca İnstagram sorumlumuz olan Süreyya Deniz Hanımefendi'ye çok teşekkür ediyorum.
Mor Pencere köşesinin yazarı Verda Günel Hanımefendi'ye günlük yaşantımıza ve yaşadıklarımıza dair farklı bir bakış açısı kazandıran yazılarından dolayı çok teşekkür ediyorum.
İleride başarılı çalışmalara imza atacağına inandığım “Şarktan Garba” köşesindeki yazıları ile aramıza katılan Sn. Tuncer Akkoç Bey’e çok teşekkür ediyorum. Kısa bir süre de olsa, Twitter sorumlumuz olarak üzerimizdeki yükü hafiflettiği ve sitemizin adının duyulmasına katkı sağladığı için kendisine teşekkür ediyorum.
Yürekten ve düşündüren şiirlerini bizimle paylaşan ve bizi hiçbir zaman şiirsiz bırakmayan Tahsin-i Kelâm köşesinin yazarı Tahsin Bey’e çok teşekkür ediyorum.
İmbikten Geçenler köşesinin yazarı, Hamza Çolak Bey’e yüreğinden kalemine süzülen yazılarıyla his dünyasını okurlarımıza ve bizlerle paylaştığı için çok teşekkür ediyorum.
Dahası, Sizden Yansıyanlar köşesinde bizlerle düşüncelerini kaleme aldıkları yazılarını paylaşan değerli okurlarımız; Beyza K., Hasan Hüseyin Ceylan, Pelin Korkmaz, Müstear Bir Yolcu ve Yusuf Alp’e çok teşekkür ederim.
Ayrıca, program teklifi getiren fakat şartlarım o zaman müsait olmadığı için tekliflerini kabul edemediğim İlhan Gökalp Bey'e, İsmail M. Sezgin Bey'e, Gülşah Çavuşoğlu Hanımefendi'ye ve Tayfun Tuna Bey'e de çok teşekkürlerimi sunuyorum.
Burada adını sayamadığım ama bizlere email ve mesajlar aracılığıyla yorum, eleştiri ve düşüncelerini paylaşan veya paylaşmayan tüm okurlarımıza yürekten çok teşekkür ediyorum.
Sosyal medyada bizi takip eden, yazılarımızı paylaşan, yorumlar ve eleştiriler yapan herkese de çok teşekkür ediyorum.
Son olarak, bu 14 aylık yayın süresi boyunca desteğini esirgemeyen aile fertlerime ve arkadaşlarıma da ayrıca çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız.
Sevgilerimi ve saygılarımı sunuyorum.
18 Şubat, 2021
Fatma Susan Tufan