UYANIŞ MANİFESTOSU
Hiç, doğru bildiğiniz veya inandığınız felsefe ve hareketlerin örselendiği, akabinde de sizin bu sebepten dolayı yıprandığınız bir evre oldu mu? Sanırız en az on yıldır birçoğumuz bu evreden geçti ve halen daha geçmekte. Bu ‘birçokları’ içinde de sorgulama mekanizmasını kaybetmemiş bazı kişiler, içinde bulunduğu evreyi sorgulamakta ve bundan çıkış yolları aramaktadır. Kastettiğimiz bu ‘yıpranma’ evresini yaşayan insanlar, Hizmet felsefesini benimsemiş olsun ya da olmasın hareketin içinde bulunan veya bulunmayan kişilerdir.
İnsanlığın Senfonisi’nin kurucuları olarak biz, yıllarca Hizmet Hareketi'nin içinde bulunmuş, bu hareketin geçirdiği evreleri bizzat görmüş ve yaşamış kişilerdik. Özellikle son beş yılda defaatle tanık olduğumuz, sanki sosyal bir norm gibi kabul edilen ama aslında hiç de etik olmayan davranışlar; hareketin içinde zamanla oluşmuş ve kökleşmiş kast sistemiyle birlikte gelen oligarşik yapı; yönetimlerdeki isabetsiz keyfî uygulamalar, insan kayırmalar, yerleştirmeler ve sınırsız yetki ile gelen güç zehirlenmesi; ‘insanlığa hizmeti’ ilke edinmiş bu hareketin öğretilerinin zamanla ‘bazı fırsatçılar’ tarafından suistimal edilerek insan temel hak ve özgürlüklerinin kısıtlanması ve işgâli; sistematik bir psikolojik baskıyla insanlarda oluşturulan öz saygı kaybı; hareket içindeki insanların adalet, hak ve değişim çağrılarına bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde kayıtsız kalınması gibi önem arz eden birçok mühim sebepten ötürü sessiz kalmamayı, ‘insanî’ bir sorumluluk olarak görüyoruz.
Haksızlıklara sesini çıkaran ve yanlışları sorgulayan insanlara uygulanan psikolojik baskılar, diktatörlük rejimlerini aratmamaktadır. Kişileri sistematik bir şekilde saf dışı bırakma, itibarsızlaştırma, tayin adı altında pasif görevlere çekme, kullanılan psikolojik baskı yöntemlerinden sadece birkaçıdır. Dînî öğretiler kullanılmak suretiyle, ‘elendi, ayağı kaydı, kaybedenlerden oldu,’ gibi laflarla insanlarda ‘varoluş endişesi’ oluşturularak, vicdanî ve duygusal baskı altında kalan şahıslar sorgulama yetilerini kaybetmektedirler.
Bu sitenin kurucuları olarak biz; hiçbir kurum, hareket ve organizasyona bağlı olmadığımızı ilan ediyoruz.
Amacımız; bilerek veya bilmeyerek yapılan yanlışlara mercek tutmak, bunları tahlil etmek ve özellikle de bu yanlışlara ‘açık bir yüreklilikle’ çözüm yolları arayan bireylere, sosyo-psikolojik açıdan uygulanabilirliği ispatlanmış çözüm önerileri sunmaktır.
Son söz olarak; sizleri, yani kritik düşünme kabiliyetini yitirmemiş ‘cesur’ bireyleri, yapılan tüm bu haksızlıklara karşı güçlü bir dayanışma içinde sessiz kalmamaya davet ediyoruz.
Yazarlar: Fatma Susan & Elifnur