top of page
Yazarın fotoğrafıSizden Yansıyanlar

Bir Öğrencinin Hizmete Bakışı

Bu satırları yazarken çok üzücü bir haber aldım. Bir insan daha hayata gözlerini yumdu. Adı Helen Bölek. Grup Yorum üyelerinden biri. “Türkü söyleyenlerden zarar gelmez” diyen insanların yaşadığı coğrafyada türkü söylemenin faturası ağır oluyor. Bu yazıda "Hizmet Hareketi İçinde Kadının Konumu" nu yazmak istiyorum size. Ama bundan önce kadınların dünyada her şeyi değiştirebileceğini söylemek isterim. Cumartesi Annelerinin gözyaşlarıyla, evlâdını toprağa vermiş şehit annelerine bakarak, insanlığa hizmet götüren doktor Fatmaları, türkü söylemek için hayatından vazgeçenlerin saygı ve sevgiyle bir dünya inşa edeceklerine dair ümitvarım. Melek Annelerin, Acun Karadağların direnme azmine hayranım. ‘Niye bunlardan bahsediyorsun’ diyecek olabilirsiniz. Hizmet içinde yer alan, sizinde gözlemlediğiniz bazı yanlışlıklardan yazınızda bahsetmiştiniz. Ben de dışarıdan bir gözle bakarak bunlar hakkındaki görüşlerimi sizlerle paylaşmıştım. Hizmet Hareketi’nde kadının yerinin daha görünür ve kadınların yöneticilikte ve diğer alanlarda daha çok söz sahibi olmasını canı gönülden istiyorum. Şimdi bu sorunların nedenlerini size kendi bakış açımla anlatayım.

Kadın neden ön planda olmalı?; çünkü erkeklerin o buyurganlığı kırılmalı. Ben yaptım, ben ettim, siz ne anlarsınız yönetmekten gibi saçmalıkların artık ortadan kalkması için. Kadında merhameti ve aynı zamanda değişimi görebileceğimizi düşündüğüm için. Sivil toplum hareketi olarak gördüğüm Hizmet Hareketi’nin her konuda olduğu gibi bu konuda da değişebileceğini, bunun zaman içinde olacağını düşünüyorum. Başka milletlerden olan kadınlara gösterilen saygıdan bahsetmişsiniz yazınızda. Burda şöyle bir durumu fark ettim: İnsanların saygı göstermesini beklemek. Ama bu kadın ya da erkek yani cinsiyetle ilgili birşey değil kanımca. Karşımızdaki insanları birey olarak görmeyişimiz ile ilgili bir sorun bu. Sizi değerli yapan insanlar karşısında "bizden mi yoksa dışarıdan mı" sorusunu sorduğunuz her an bu muameleye maruz kalacak birçok insan. Bunun sadece bir çıkış yolu var o da: İnsana sırf insan olduğu için değer verilmesi. Bu, zaten bizdeki anlayış sorununun başlıca temelini oluşturuyor. Ataerkil bir kültürün izlerini taşıdığını gördüğüm bir problem de var bahsettiğiniz örneklerde. Bu da İbn Haldun’un “Coğrafya kaderdir” sözünü getiriyor aklıma. Türkiye tarzı bir ülkeden çıkmış bireylerin demokratikleşmesini, şeffaflaşmasını, kadına verilmesi gereken önemin artmasını hemen beklemek, emekleyen bir çocuğa balık yedirmek gibi olur kanaatindeyim. Ama HE’nin “Demokrasiden geriye dönüş yoktur” açıklaması ve bu açıklamayı yaptığı dönem, “Kadınlar hayatın içinde daha çok olmalı” açıklamaları da çok değerlidir ve HE’nin bu konuya verdiği değeri görmemiz için anlamlıdır. Çoğu demokratik ülkelerde kadınlara verilen değer ve o ülkelerin yöneticilerinin birçoğunun kadın olması önümüze bir gerçeği sunmaktadır. HH’nin içinde söz sahibi olanlardan ya da görüşü alınanlar içinde “kadınların da” önemli bir yerinin olması gereklidir ve muhtemelen de şimdi veya ileride o yönde adımlar atılacaktır. Bu yazdıklarım dışarıdan gözlemlediğim bazı hususlar. Sevgi ve saygılarımla…

Hasan Hüseyin CEYLAN

Comments


bottom of page