HOCAEFENDİ İLE SORU - CEVAP
Eğer vaktiniz varsa, bu makalenin öncesinde yazdığımız aynı konunun başlangıcı niteliğinde olan diğer makalemize de göz gezdirmenizde fayda görüyoruz.
https://www.insanliginsenfonisi.com/post/hocaefendiileumutdolubirsohbet
SORU: Yoğun hicretlerle beraber binlerce arkadaş farklı ülkelere gittiler. Bu arkadaşlar pasaportlarını alınca yeniden hicret edebilme heyecanına sahip olmalarını nasıl temin ederiz?
CEVAP: Birer birer biraz da önde olanlardan sözü sazı geçenleri kudve mukteda-i bih olanları vasıta yapınız. Bu yeni bir durum. Bu yeni durumu rehabilitasyonla çöze çöze gitmeliyiz. Atalet, çürüme ve çözülmeye vesile olur. Hareketimizi katlamamız ile ancak canlı kalabiliriz.
SORU: Gençlerin hizmet içinde sorumluluk almalarıyla ilgili problemler görüyoruz. Vazife şuuru ve sahiplenmeleri ile ilgili neler yapabiliriz?
CEVAP: Ben çok hahişkar gördüm buraya gelen genç arkadaşları. Bunları çoğaltmak lazım. Bu sohbetlerde illa ki fakir olmayabilir. Diğer taraftan hep gençlere iş verip yaşlıları da dışlamamak lazım. Onlardan da istifade etmesini bilmek lazım.
SORU: Süreçten dolayı ciddi yorulan, hissiyatın zihni dağınıklıkların aşılması, yeniden güven duygusunun inşası adına i̇nsanımıza sahip çıkılma seferberliği nasıl olmalıdır?
CEVAP: İmkan varsa yüzleri tesirli olabilecek insanlarla birkaç defa görüştürmek lazım. Gidilen yerlere birlikte geziler yapılabilir. Kendi içlerinde etkin olanlar da diğerlerine tesir eder.
Aslında bütün olup biten şeyler arasında; ''Bunlar neye mâl olur? Getirisi götürüsü ne olur? Biz ne yapabiliriz? Gücümüz neye yeter?” diye düşünmeliyiz. En güzel bir şekilde kendi işlerimize yoğunlaşmalı, başka işlerle çok zaman harcamamalıyız. Belki ileride ama yakın bir gelecekte, şu an kötülük yapanların çocuklarından da çok güzel insanlar çıkabilir. Bizim işimiz sadece Allah’ı ve Habibullah’ı insanlara tanıtmak ve sevdirmektir.
SORU: Efendimiz (sav) dua etmemiş mi ki boykot dönemi üç yıl sürmüş?
CEVAP: Hayır dua etmiştir, hem de çok etmiştir. Biz de dua ediyoruz ama Rabbimizin murad-ı ilahisi bu istikamette ise yapacak bir şey yok. Eğer sizinle dünyanın her yerine sizi yaymayı bu şekilde murat etmişse, buna ne diyebiliriz? Tabii ki olanlar insana dokunuyor. Samanyolu, Aziziye vb. gibi okullarınızın hepsi aklıma geliyor. Adamlar mektebe, medreseye, camiye her şeye el koydular. Ben sahabe efendilerimizi düşünüyorum. Onların da her şeylerine el koymuşlar. Efendimiz’in (sav) bu konuda bir şey dediği olmamış. Sadece “Ebu Akil bize kalacak ev mi bıraktı ki?” demiş.
FASILDAN FASILA:
21. Bazı arkadaşların hissiyatları akıl ve mantıklarının önünde gidiyor. Halbuki hakkın hatırı alidir ve hiçbir hatıra feda edilmez. Böyle bir dönemde ayrılık gayrılık olmamalı. Bütün münasebetlerimiz, baba-evlat-kardeş gibi olmalı ve ona göre planlamalıyız.
22. Hizmetimizin genel durumu da benim sağlık durumuma çok benziyor. Çok problem var ve her köşede de farklı farklı gulyabaniler. Sadece bizim saçıp savrulmamız değil problem. Böyle bir durumda birisi bize bir şey demiş, ne olacak ne derse desin, sindirim sistemini geliştirmek lazım ve söylenen şeyleri problem yapmamak lazım.
23. Nereye koyarlarsa koysunlar, nereye gönderirlerse göndersinler, bizler toprağa düşer ve başağa doğru yürürüz. Esasen bizim mebdeden müntehaya dünyayı hedefleme gibi bir şeyimiz hiç olmadı. “Burada neler yapılabilir?” ile ilgili bir adım atarız, sonra bir adım daha atarız ve bakarsınız düşünülmeyecek yeni ve farklı şeyler olur. Önceden de hep böyle oldu zaten. Üniversite açmak kimin aklına gelirdi. Orada Sn. Cumhurbaşkanı elimden tuttu ve “biz arkadaşız” dedi. Ben kimim ki, zavallı bir insan...
24. Buraya gelenlere hediye olarak verdiğimiz takkelerin parasını da veriyorum. Millete onları hediye olarak veriyoruz. O zaman onların da parasını vermemiz lazım. Allah’ın huzuruna giderken bir arpanın bile hesabıyla gitmemek lazım.
25. Allah bizi kendi ülkemizde tokatlattı ama sizler şimdi dünyanın her bir yerine dağıldınız. Ciddi bir entegrasyon olacak inşaallah. Asimile olmadan, kendi kimliğinizi koruyacaksınız. Sahabe efendilerimizin Medine’den hicretlerinde de aynı hikmetler var. Türkiye’ye bağlı kaldığımızda, halihazırdaki inandırıcılık gibi olmayacaktı. Şimdi bir de mağduriyet, mazlumiyet var. Yaşanan acıları hissetmeyen insanların kalbi ölmüş demektir. Onlarla çok meşgul olmadan, yapılması gereken her şeyleri yapmak ve gelecekte ''keşke şunu da yapsaydık'' demeyecek şekilde yapmak lazım. Dünyanın değişik yerlerine serpiştirilen arkadaşlar, her yerde fokur fokur hizmeti kaynatıyorlar. Kimileri aynı zamanda kendi işlerini de yapıyorlar. Meselenin şoku var üzerimizde ama biz birbirimize omuz verirsek i̇nşallah hizmetimizi daha da ilerilere götüreceğiz.
26. Bu olanlar sürpriz olarak karşımıza çıktı. Adeta “cup” diye içine düştük. Sanki yeni baştan işe başlıyor gibiyiz. Bir iki senede, kırk senede yapılanları yeniden hemen elde etmek elbette mümkün değil. Ama ehil insanlarla yol alırsak, telekomünikasyonu da kendi adımıza iyi değerlendirirsek, bu zaman kısalır. Karşı taraf tüm bunları kendi adına değerlendiriyorsa, siz de kendi adınıza bunları çok iyi değerlendirmeniz lazım.
27. Belki sizinle, belki sizden sonraki nesillerle bu mesele bir dünya meselesi haline gelecek. Bazıları dost olarak ‘belki dünyayı bunlarla beraber yaşanılır bir hale getiririz’ diyecekler. İlkler külahtan kura çekip gittiler. Sorarım size, kaç tane dikili taşınız var. Tek dikili taşımız kabrimizin başına konacak olandır. Biz bu kıvamı korudukça, bu meşale asla sönmeyecek. Bu meşaleyi biz yakmadık ki O yaktı. Ne hadlerine onu söndürebilsinler.
28. Bazı arkadaşların ibadet ve taate kendilerini salmamaları biraz kafama takılıyor ama tüm arkadaşlarımla ayrı bir alâkam var ve hepsine çıkarıp kalbimi verebilirim.
29. Dünyaya tapan insanlarla uzun vadeli işler yapılmaz ama bu konularda hissimizi çok belli etmemeliyiz. Herkesle iyi geçinmeye and içmiş gibi bir halimiz var ve hep de öyle olmalı.
30. Kendini bir şey sanmak çok tehlikeli. Öyle birisi adeta ölmüş sayılır.
31. Lâ-akal şöyle böyle Kuran-ı Kerim’i ayda en az bir kez okuma olmalı. Esasen muhtevasının bilinmesi, Allah’a (cc) karşı, Efendimiz’e (sav) karşı, hemde bizi bize anlatan, kendimize karşı bir saygının ifadesidir. Hayalim hep o oldu; Kurana bütüncül bir nazarla bakabilme.
32. Hizmet hakkındaki insanların hüsn-ü zanları, aidiyet hissini içimizde oluşturabilir. Allah korusun biz yaptık gibi bir virüse kapılmamıza sebep olabilir. Ebedi bir cennet vadediliyorsa bu ucuz olamaz. Elden giden dünya kalleştir. Onun için her şeye bir ebediyet mührü vurmak lazım. Artık bize düşen şey, yeni yeni analizler yaparak, taze ve canlı kalmaktır.
33. Dünyanın bir iyilik arayışına yakın bir gelecekte gireceğini düşünmüyorum ama kün feyekün tezgahı işlerse olmayacak şeyler bile bir anda olur. Zahiri esbaba göre, durum böyle. “Sana çok büyük şeyler vereceğiz, 2500 odalı saraylar vereceğiz” deseler, benim gönül verdiğim şeyler elimden alınacaksa, “tuh onların hepsinin yüzüne” diyecek bir nesil yetiştirmemiz lazım. Sadece bir şehir bile olsa, örnek olarak yeter. Havada uçmak değil, örnek bir insan olmak lazım. “Sizin mahallenin karıncasına bastım diyen bir adam gelse, yüzünü yere sürse bakın neler oluyor? İzafi olarak buraya kadar geliş iyi oldu ama benim yerimde başka bir insan olsaydı daha rantabl değerlendirirdi” demek lazım hep. Ben kardeşlerimi dünyanın birçok bucağına dağılmış muhacirler gibi gördüm.
34. “Sokağın Sesi” gibi programları, buralarda -yurtdışında- yapıp, sosyal medya aracılığıyla dolaşıma sokmanız mümkün mü? Böylesi programlar yurtdışındakilerle yapılırsa, o zaman daha serbest konuşurlar.
Not: Bu yazılan makalede hatalı olan ya da yanlış anlaşılmalara sebebiyet veren herhangi bir sorun var ise bu durum benim aceleciliğimden ve hiç kimselere danışmaksızın notları yayınlamamdan kaynaklanmıştır. Eğer beğenileriniz ve takdirleriniz söz konusuysa da, bunlar da bütünüyle sohbeti alıntıladığım Hocaefendi'ye aittir.
29.01.2021 / İngiltere
Önder Aytaç (prof. dr.)
E-mail: dusunceatolyesiuk@gmail.com
Instagram: @onderaytacprof
Facebook: Aytaç Haber
You Tube: ÖA Düşünce Atölyesi
Comments