Sözlük Okumayı Denediniz mi?
Harry Potter serisini bilirsiniz. İzlemediyseniz de fikriniz vardır mutlaka. İzlemenizi de tavsiye ederim elbette. Hikayesinin fantastikliği bir yana, yazarın karakterlerine söylettiği altı çizili ifadeler eserin kalitesi açısından yeterli diyebilirim. Meselâ yazar, Albus Dumbledore karakterine öyle bir söz söyletiyor ki, tam da paylaşmak istediğim düşüncelerle örtüşüyor; “Kelimeler asıl büyü kaynağıdır. Hem iyileştirme hem incitme yeteneğine sahiptir.”
Ara sıra sözlük okumak iyidir. Roman ve hikâyeden daha fazla bambaşka alemlere daldırıyor insanı. Her bir kelimeden sonra ister istemez bir sonrakini okuyup günlük hayatta nasıl kullandığımı, ne sıklıkla kullandığımı, kimlere ve ne amaçla kullandığımı düşünürken bir bakıyorum o gün içinde ruhumu darlayan ne varsa uzaklaşmış. Problemden kaçmak için değil de berrak bir zihinle en isabetli çözümü bulmak için çok faydalı.
Hayatı kolaylaştıran, dua ve dileklerin gerçekleşmesinde kilit konumunda olan özgür kelimeler ile ne kadar ısrar etsek o kadar kaçan, boğulmuş kelimeler kavramlarını da böylelikle keşfettim. Dilbilimciler, enerjiciler bunu nasıl açıklar bilmiyorum. Ben “kelimelerle kurulan samimiyet” diyorum adına.
Meselâ hapishanede iken “tahliye” kelimesini ne kadar çok ve sık kullanırsak o kadar çok üzülüyorduk. Tahliye o kadar çok uzaklaşıyordu. Ümidimizi kırmak istercesine…
İddianamesi hazırlanmamış arkadaşlar vardı. Mahkeme tarihleri belirsiz olanlar yani… Muallakta kalanlar, arafta olanlar yani… “İddianame ve mahkeme” kelimeleri onlar için kaçan, üzen kelimelerdi.
Fakat herhangi bir öğündeki menü içeriği sadece kalbimize gelenlerden ibaret olabiliyordu. Kantine gelmesini istediğimiz şeyler de öyle. Sadece aklımıza gelen kişinin mektubu veya haberi de hakeza…
İlk o zaman başladım kelimelerle dansıma. Arkadaşlarıma “tahliye” kelimesi yerine muadilleri olan kelimeleri kullanmayı önerdim ilk. Meselâ “tahliye olayım” değil de “artık buradaki rızkımı bitirmiş olayım” veya “yaşım müsait, kendi yuvamı kurayım” veya “buralardan hicret nasip olsun, özgürlük ve huzur içinde yaşamıma devam edeyim” gibi özgür kelimelerden oluşan cümleler ile süsledik dualarımızı. Hepsi gerçekleşti.
Kendi yaşadığım tecrübe bu konudaki düşüncemi sağlamlaştırdı.
Meselâ şöyle dua ettim çok zaman; “Allah’ım, ilim öğrenmeye iştiyakımı biliyorsun. Bunu kolaylaştırdığın için de şükürler olsun. Ders verenlerim, kitaplarım, okuma, öğrenme aşkım için de şükürler olsun. Beni medresede ders gören bir öğrenci, bir talebe olarak kabul ettiğin için de ne mutlu bana. Ama Allah’ım, ders görmem gereken medrese Medrese-i Yusufiye olmak zorunda mıydı ki? Ben Yusuf değilim ki? Bizim Medrese-i Zehra’mız da var ya… O olmaz mı? Ben “Medrese-i Zehra” öğrencisi olmak istiyorum. Hazinen sonsuzdur. Kudretin sonsuzdur. Her ne olursa sen “OL!” dersin oluverir. Benim için de “ol” deyiver.”
Ümit Kelimeleri
Dua ederken bile “Rab” kelimesinden sakındım. “Rab” terbiye edendir çünkü. Kusurlarımı Rab ismiyle terbiye ederse nefes alacak halim olmaz diye düşündüm. Rahmetinin tecellilerine ihtiyacım vardı ve tüm yaratılmışları kucaklayan, kemali ismiyle dua etmeyi tercih ettim; “ALLAH’IM” …
“Tahliye” boğulan ve ağırlaşan bir kelime iken, “hicret, orada rızkın bitmesi, yuva kurma” kelimeleri olabildiğince özgür kelimelerdi. Bunlarla ettiğimiz dualar çabucak gerçekleşti.
“Sağlık” kelimesi ağırlaştıkça sağlığımız bozulurken “afiyetle ve huzurla yaşamak “kelimeleri bizi zinde tutuyordu.
“İlim, öğrenme, kefaret, Medrese-i Yusufiye” kelimeleri imtihanımızı zorlaştırırken “talip olma, alma-verme dengesi, Medresetüz- Zehra” kelimeleri ümidimizi perçinliyordu.
Esma-i Hüsna’nın yaratılmışlar kadar tecellisi olduğunu bilmek ve kabul etmek kendimizdeki tecellisini görmemize vesile oluyordu.
Sonsuz sayıda örnek eklenebilir bu kısma.
Diyeceğim O Ki
Bu aralar “şüphe” ve “kuşku” kelimeleri arasındaki farkı çözmeye çalışıyorum. Şüphedeki tedirginlik ve ikna olmamak durumu kuşkuda kararsızlık ve korkuya dönüşüyor meselâ. Kuşkunun aklın işlemesine yardımcı olduğunu düşünenler vardır. Kuşku “keşke” dememek için gereklidir meselâ.
Abdestimizden şüphemiz olmadı fakat yaşamak zorunda kaldıklarımızdan kuşkulu olmamak mümkün meselâ. “Keşke” dediğimiz her şey niyetlenip tamamlayamadıklarımız hakkındadır meselâ…ilh
Sözlük/ lügat okumayı herkese öneriyorum. Cümlelerden ziyade kelimeleri tek başına incelemek hayatımızda kaçırdığımız ayrıntıları görmemiz için harika bir yöntem. Doğru kullanımları öğrenilen kelime ne kadar çoksa meselelere çözüm geliştirme de o kadar ziyade oluyor. Artılar-eksiler o kadar berraklaşıyor. Daha objektif ve daha adil olunuyor.
Sizin tecrübe ettiğiniz, sık kullandığınız “tutuk” ve “özgür” kelimeler neler? Paylaşmak ister misiniz?
Commentaires