YÜREĞİMDE CAM KIRIKLARI
Kasım ayının bitmesine az bir zaman kalmıştı. Hazan mevsiminin şanına uyan bir Manzaraya dalıp gitmişti. Her dönemin kendine göre zorlukları vardı ama bu sene daha da zor geçiyor diye düşündü. Omuzlarına binen yükün ağırlığını yeniden hissederek. Sararıp dökülen yaprakların toprak üstünde adeta bir örtü oluşturmasını buruk bir tebessümle izledi. Gördüğü yapraklar mı idi yoksa teker teker vefasızlığa kurban edilen, dalından kopup düşen yaprak misali gönlünden yitip giden sevdikleri mi idi bilinmez. Daha dün yemyeşil olan ağaçlar , cıvıl cıvıl çocuk seslerinin yükseldiği bahçe bugün huzur veren bir sessizliğe teslim olmuştu. Ölüm gibi ama ölü değildi. Sadece derin bir uyku. Zaten ölüm ve uyku kardeş değil miydi? Uzunca bir süre gözleri sabit bir noktada kilitlenmiş olarak oturdu hareketsizce. Sonra üzerindeki yükleri dengelercesine silkinerek kalktı ve derin bir iç çekerek “Neyse...” dedi.
Allah Kerim... Neler saklıydı oysa bu üç kelimenin içinde. Teslimiyet, tevekkül, takdire riayet ve vazgeçiş… Belki de en ağırı sonuncusu idi . Ağır ağır yürürken bir yandan da kollarını sıvamaya başladı. Belli ki abdest alıp halini, her hali ona âyan olana arz edecekti...
Merhaba sevgili dostlar, hazan mevsimi bahar kelimesini içinde bulundursa da hep Güz' ü hatırlatır bizlere. Güz, içinde hüznü mü saklıyor yoksa hazan kelimesi hüzün kelimesini mi çağrıştırıyor bilinmez ama, bu mevsimde bir melankoli kaplar büyük küçük herkesi. Kişinin kendini muhasebe etme isteğinin arttığı, yıl içerisinde yaptıklarını ele aldığı bir hesap mevsimine dönüşür birden.
Zaten Hadisi Şerif’ te de "Muhasebe edilmeden önce siz nefislerinizi muhasebe ediniz” denilmiyor muydu? Veya “Amellerinizi tartılmadan önce tartınız.”
Bir yılı daha bitirirken ömrümüzün bir yaprağının daha kopmasına kısa bir zaman kala hepimiz, kendimize göre muhasebemizi yapmaya devam ediyoruz.
Hangi güzelliklere imzalar atıldı. Çıkarsız, samimiyet ile kimlere iyilikler yapılıp sevabı Hak’tan umuldu? Bir yıl önce olduğumuz kişi üzerine hangi güzel hususiyetler eklendi? Hiçbir beklenti içinde olmadan kaç gönle dokunuldu? Kaç ağız ve kalp haberimiz olmadan bizden hayır ile bahsetti? Dualarının en müstesna yerinde bizlere yer ayırdı. Bizleri hatırına getirdiğinde kimlerin yüzünde ve gönlünde tebessüm oluştu? Kimlerin en zor günlerinde elinden tutan olduk? Kimlerin ağlamasını dindiremesek de birlikte ağlayanı olduk? Kimlerin gözlerinin içine bakarak seni anlıyorum diyen kendini anlattığı biri olduk? Veee tabi ki bunlar olurken bizler kaç kez hak etmediğimiz durumlar ile muhatap olduk? Kaç kez yüreğimize saplanan cam kırıklarını ellerimizle temizleyip “Allah Kerim” dedik? Yaralarımızı sarıp “nerede kalmıştık” diyerek yeniden başladık.
Evet sevgili dostlar, “Yeni bahara nasıl uyanmak istiyoruz?” Kendimize bu soruyu sormalıyız.
Hazan ve hüzün dedik hüzünlendik bazen muhasebemizi yaparken belki.
Ama olsun muhasebemizi yapıp artı ve eksilerimizi görelim ki, artılarımızı artırma yolları ararken eksiklerimizi telafi etmenin çaresine bakalım. Malum yapraklarını döken ağaç güzel bir bahara uyanmanın umudu ile enerjisini gücünü toplamak üzere sükûnet içinde kışın geçmesini bekler. Bizler de bu kışı yeni bahara güzelliklerimizi ziyadeleştirerek eksiklerimizin farkındalığını da hesaba katarak hazırlanma aşaması olarak görelim.
Kendimizi zihinsel ve ruhsal olarak yenilenmiş , bilgi, anlayış ve yaşadığımız yıldan tecrübeler edinmiş bir kişi olarak uyanmak bizim elimizde. Aynı ağacın dökülen yapraklarının çürüyerek köklerini besleyecek gübreye dönüşmesi gibi, biz de yaşadığımız iyi kötü her şeyden doğru dersi çıkardığımızda, bir önceki yıldan daha donanımlı olarak uyanabiliriz.
Geçmişimizi unutmadan, sadece bize yol gösterici bir dikiz aynası olarak gördüğümüzde o geçmiş bizi ileriye ve daha güzele götürecektir.
Geçmiş’imiz, bize can suyu ve besin taşıyan köklerimizdir. Geleceğimiz, yapraklarımız ve çiçeklerimizdir. Bugünümüz ağacın bedenidir. Bizler dün ve bu günümüze hakkını vererek sahip çıkarsak , yarınlarımız daha sağlıklı olacaktır.
Sevgili dostlar yazımı Mevlâna Hazretleri’nin güzel bir sözü ile bitirmek istiyorum;
“Sanmasınlar yıkıldık, sanmasınlar çöktük, bir başka bahar için sadece yaprak döktük.”
Bir başka bahar için yaprak döken dostlar dua ile kalın…
Süreyya Deniz
Comments