top of page

HAYSİYET

3 OCAK 2020

Ana Yazı
Screenshot_3.png

 GANDHİ 

 

Yaşamı, sürekli bir hayat ve insan direnişiyle geçmiş bir insan düşünün. Ve bu direnişi şiddetsiz bir biçimde en insanî yollardan yapmaya çalışan, akabinde de bunu halkıyla beraber ziyadesiyle başarmış bir insan hayâl edin! 

 

Evet, eski bir zamanı anlatan eski bir yapım olmasına rağmen vermiş  olduğu insanî haklar içeriği ile tazeliğini daha dünmüş gibi koruyan bir  yapımla karşınızdayız: Gandhi…


Genel olarak bakıldığında ırkçılık, eşitlik, özgürlük kavramlarına dayandırdığı felsefesi ve mücadelesi, aslında halkının kaybolan kimliğini onur-haysiyet ikilisi üzerinden yeniden bularak bunu bireylere  hatırlatmak istemesiydi. Halkındaki din ayrımını gözetmeksizin pasif  direnişi başlatarak aslında tekrardan hatırlanan haysiyet kavramıyla ortaya çıkacak olan ‘asıl’ karakterleri, sadece ‘insan olma’ hâlesi etrafında toplamak istedi. Zaten bu hâle etrafında toplanacak kişilerin de birlik olarak seslerini yükselteceğini ve  yine  seslerini,  uygun olan her durumda ve zamanda duyurmak isteyeceğini açık bir şekilde biliyordu. Halkından onay almak istercesine onların acılarını ve ihtiyaçlarını dinlemesi, duyması ve bunlara hak vermesi; kaygılarına, korkularına ve duygularına karşılık vererek tüm dikkatini halkına döndürmesi ve sonrasında bunlara uygun bir gidişat belirlemesi, İngiliz hükümetinin, Hint halkının pasif direnişinin karşısında yelkenleri suya indirmesinde aktif rol oynamıştı. Bununla ilgili filmde geçen bir cümleye kulak verelim. ‘’Cesur ve darbe almaya hazır olursan, saldırıya cevap vermez ama pes de etmezsin. Bunu yaparsan, insanın doğasında ortaya çıkan bir şey sana olan nefretini azaltıp ‘saygısını’ artırır’’ diyerek halkına daha sonrasında gösterilecek olan saygı ve hak vermenin, halkıyla olan pasif direnişin de tarifini yapıyor adeta. 

 

Peki Gandhi, kendi toplumunda pasif direniş anlayışını nasıl gerçekleştirmiş? İlk yaptığı şey düşün(e)meyen halkı bilinçlendirmek olmuş. İnsanların düşünmelerini sağlayacak malzemeyi büyük bir kararlılık, duruş ve inançla halkına vererek düşünme ve hemen sonrasında sorgulama mekanizmalarını devreye sokarak bireylerin ‘bilinçlenme’ basamaklarını teker teker çıkmalarına yardım etmiş. ‘’Pasif direniş’’in tanımı sanırım tam da bu oluyor: Uykudan uyandırma!!

Filmin ilerleyen dakikalarında Gandhi, ‘’cesarete ihtiyacım var!’’ diyerek pasif direnişin ana hatlarından birini daha belirtiyor. Sonrasında da ‘’Bizi hapsedecek, cezalandıracak, mallarımıza el koyacaklar ama ‘özsaygımızı vermezsek’ alamazlar.’’ diyerek doğuştan itibaren bizde varolan bir yetiye biz izin vermezsek ve düşünürsek kimsenin sahip olamayacağına vurgu yapması, kendi halkına ve hatta tüm insanlığa verdiği en büyük bilinçlendirme ve cesaret cümlesidir.

Filmdeki belki de en ‘can alıcı ve vurucu’ iki cümle üzerine ‘önemli’ birkaç şey daha kondurup, yazımı sonlandırmak istiyorum. Gandhi diyor ki: ‘’Acımız sayesinde adaletsizliklerini görecekler.’’ Ne demek bu ‘acımız sayesinde’ kelâmı? Herkesin o ya da bu sebepten sızısı birbirine benzer acıları var. Ve sanırım acı çekenler üç sebepten dolayı acı çekiyor. Bir; yanılma payı bırakmadan inandığı insanların adaletsizliklerini görmek, iki; bu adaletsizlikleri yapanların bunları görmemesi ya da görmek istememesi, üç; acının, onurumuza dokunan sözlerden ve hareketlerden kaynaklı olması ve bu acıyı sırf bu yüzden kabul etmek istemeyişimiz. Tıpkı Hint halkının hissettiği gibi… 

Gandhi’nin 2.’nci cümlesi de şöyle: ‘’Hak, kararlılık ve açık yüreklilikle savunulmalıdır.’’ İnsanlar genellikle yalnız acı çektiğini düşünmenin kendi cesaretlerini kırdığını düşünüyor. Aslında bu bir yanılgı. Çünkü haysiyet zedelenmesine maruz kalan her insan, kendi içinde yalnız gibi görünse de genel anlamda diğer acı çeken herkesle aynı acı merhalelerinden geçiyor ve ne yapacağını bilmediğinden, bunun cesaret kırılmasına neden olduğunu düşünüyor. Oysa ki asıl ‘cesaretsiz olanlar’, insanları bu raddeye getiren ‘’haysiyet ihlâlcileri’’ denilen kesim. Tıpkı Hint halkına duygusal ve maddî yönden acı çektiren İngiliz yöneticiler gibi…

Önümüzdeki bu biyografik yapım başlı başına insanlık dersi vermesi ve unuttuklarımızı hatırlatması bakımından noktası virgülüne izlenmeyi, tahlil edilmeyi ve üzerinde çokça düşünülmeyi hakediyor.

Film posterindeki şu 3 cümle ise Gandhi’nin felsefesinin özeti gibi;

Amacı, Hindistan’ın ÖZGÜRLÜĞÜ,

İzlediği yol, BARIŞ.

Ve silahı, İNSANLIK!

Ruhun şad olsun Gandhi…

Elifnur Takavcu

ent.enttak@gmail.com

bottom of page