top of page

HAYSİYET

3 OCAK 2020

Ana Yazı

ANLAŞMAZLIKLARIN TANIMI

 

 

Konuya bir örnekle başlayalım mı?

 

Üç çocuklu evli bir çift düşünün. İlişkileri yıllarca birikmiş problemlerden dolayı yıpranmış ve artık önlerinde boşanmaktan başka bir çare göremiyorlar. Ya da kötü anıları güzel anılarından daha fazla olduğu için öyle hissediyorlar. Birbirlerine güvenleri sarsık, itimatları kalmamış, saygı neredeyse yok gibi, sevginin ise adı dahi geçmiyor. Yaşadıkları tatsızlıklar, acılar, onur kırıcı davranışlar muhakeme duygularını zayıflatmış ve maalesef isabetli adımlar atamaz olmuşlar. Eşler, aile tarafından yapılan yerli yersiz müdahaleler, kendi aralarındaki zaman içerisinde oluşan hayata bakış açılarındaki ideal değişimleri; çocuk yetiştirmedeki farklılıklar gibi sebeplerden dolayı orta yolu bulamaz olmuş ve ilişkilerini iyice içinden çıkılmaz bir hale getirmiş. Çocuklarının hatrına bir şeyleri yoluna koyabilmek için arabuluculara başvuruyorlar ama nafile. İlişkileri çok yıprandığı için, aralarını düzeltmek için yapılan her bir müdahale, teklif edilen her bir çözüm önerisi işi daha da çıkmaza sokuyor.

 

Karşılaşılan her bir anlaşmazlığa çözüm üretmeden önce problemi adlandırmak ve o anlaşmazlığa sebep olan faktörleri tanımlamak gerekir. Buna problem-analiz diyoruz. Her ne kadar anlaşmazlıkların belirtileri birbirine benzese de, bunları tetikleyen faktörler arasındaki etkileşim dereceleri, aralarındaki bağlar ve bu faktörleri besleyen iç ve dış sebepler göz önünde bulundurularak bir çözüm reçetesi üretilmelidir. Akla yatkın olması için bir örnek üzerinden gidelim. Farzedin ki tansiyon probleminiz var. Ama rastgele bir tansiyon ilacı alamazsınız. Muayene olup vücudunuzun ihtiyacına göre belli bir dozda almanız gerekir. Bununla birlikte, tansiyonu tetikleyen yiyecekler, yaşam tarzı, stres vb. gibi faktörlerin ‘ayrıca’ gözden geçirilmesi gerekir. Ve bunların hangileri tansiyonunuzu tetikliyor, hangisi daha az etki yapıyor bilinmesi gerekir. Anlaşmazlık çözümlerinde de bu şekilde, iç ve dış etkenleri, bunların birbirlerini nasıl etkilediğini ve nasıl sonuçlar doğurduğunu, hangi faktörlerin daha güçlü, hangilerinin daha zayıf etki yaptığını bilmek gerekir ki, doğru çözüm metodları kullanılabilsin ve sonucunda kalıcı bir çözüme ulaşılabilsin.

Karşılaşılan anlaşmazlıkların yüzde 95’i farklı şekillerde benzerlik arz ettiği gibi, kullanılan metodlarda da benzerlik vardır. Bilinen geleneksel metodlar ve formüller vardır ve bunlar kullanılarak probleme özgü bir çözüm önerisi hazırlanır ve uygulamaya konulur. Bir diğer yandan % 5’lik bir kesimi oluşturan, ‘içinden çıkılması zor anlaşmazlıklar’ vardır, yani ingilizce deyimiyle “intractable conflicts”. Bu tarz anlaşmazlıkların kontrolü çok zordur ve geleneksel çözüm teknikleri işe yaramaz. Hatta geleneksel teknikler kullanıldığında problemlerin daha da içinden çıkılmaz bir hale geldiğine dair bilimsel veriler de mevcuttur. 

Şimdi, sizden yazının en başında bahsettiğim evli çiftin hikayesini düşünmenizi istiyorum. İşte, ‘Intractable conflict’ böyle bir şey. Böyle bir evlilikteki problemi tek bir formül sunarak çözemezsiniz. Çünkü burada birden fazla faktör ve denge unsuru var. Böyle bir evliliğin -çocukların hatrına- yürümesi için birçok faktörün dikkatli ve dengeli bir şekilde yerinden oynatılması gerekmektir. Yapılan her bir müdahale, anlaşmazlıkları besleyen faktörlerin etkisini azaltmaya yönelik veya pozitif etkileşimi artırmaya yönelik olmalıdır. 

Şimdi rotamızı Hizmet Hareketi'ne döndürelim. Maalesef ama maalesef, Hizmet Hareketi'nin içinde bulunduğu durumun bir ‘intractable conflict’ olduğunu düşünüyorum. Keşke demeyi sevmem çünkü yaşanılanlardan alınacak dersler vardır, fakat masum insanların bazı ihmâlkârlıklardan dolayı çektikleri ızdırabı görmek maalesef ki büyük bir keşke dedirtiyor bana. Keşke bu noktaya gelinmeden önce problemlerden kaçmak yerine bunlarla yüzleşilseydi. Yıllarca birikmiş ve sümen altı edilmiş problemler, yanlış yönetimler, yanlış alınan kararlar, zamanı yanlış okumalar, içinde olunan toplumla bütünleşememe, nesiller arasındaki düşünce farklılıkları, nesiller arası çatışmalar ve bunları doğru idare edememe gibi önemli sebepler, içinden çıkılması zor bir anlaşmazlığın doğmasına sebep oldu. 

Durum bu iken, sadece yönetimde değişikliğe gitmek, hizmet ilkelerini yeniden belirlemek veya atama sistemini değiştirmek, yenilenmek için yeterli olmayacaktır. Her bir faktör ve bunların arasındaki etkileşimler göz önünde bulundurularak değişime gidilmelidir. ‘İntractable conflict’in en belirgin özelliği değişime direnç göstermedir. Bütün faktörler sağlanmadan değişim sürecine girilmeye çalışılırsa, yine bir süre sonra kendinizi başladığınız yerde bulursunuz. Ayrıca, insanlar değişmedikçe sistemde yapılan değişimlerin başarı getirmesi çok zordur. Bundan dolayı da, değişimin kalıcı olabilmesi için halk da değişime hazır hale getirilmelidir. Halkın güvenini tekrar geri kazanabilmek için de bu yenilik sürecinde yapılan değişimler onlarla paylaşılmalıdır. Yıllanmış bir kelimeyi dile getirmek istemiyorum ama herkesin de anlayacağı üzere her konuda ‘tamamen’ şeffaf olunmalıdır!

***

 

Evet, bu haftaki problem-analizde Hizmet Hareketi'nin içinde bulunduğu anlaşmazlığın türüne değindik. Bir sonraki hafta ‘Hizmet Hareketi’nin kültürünü’ irdeleyeceğiz.


 

Bir sonraki Problem-Analiz'de görüşmek üzere...

Fatma Susan Tufan

fatmasusantufan@gmail.com

bottom of page