ANLAŞMAZLIK ÇÖZÜMLERİ
9. KONU
Hizmet Hareketi İçinde Problemler Nasıl Çözülür (!)
“Eğer herkes aynı şekilde düşünüyorsa, o zaman birileri düşünmüyor demektir.”
- George S. Patton, Jr. -
Bulunduğum bir ortamda, “Eleştirmiyoruz, bereketi kaçıyor” sözü bir önceki yıl yapılan bir yanlışın tekrar yapılmaması ve alternatifler üretmek için konuyu gündeme getiren kişiye sözü kesilerek söylenmişti. Bu cevabı duyan o kişi şöyle bir irkildi, yanlış bir şey mi söyledim diye etrafına bakındı ve alçak bir sesle “ben sadece aynı hataları tekrarlamayalım” diye söyledim dedi ve sustu. Böylece konu açılmadan kapandı. Ve tabi yine insanlar bildiklerini okudular.
Yukarıda verdiğim örnek birkaç yıl önce yaşandı. Hizmet Hareketi’nin (HH) anlaşmazlıklara yaklaşım yöntemlerinde ilerleme kaydettiğini görüyorum ve biliyorum. Peki bu yeterli seviyede mi, işte o tartışılır. Anlaşmazlık çözümleri ve yöntemleri İslâm dininin öğretileri arasında olsa da ve her ne kadar Hz. Peygamber (sa) belki de bu dünyanın görüp görebileceği en iyi anlaşmazlık çözümleri uzmanı olsa da, her nasılsa bu, Türkiye kültüründe yetişen Müslümanların nasiplenemediği bir olgu.
Peki insanlar anlaşmazlıklardan neden kaçar ve korkar? Bunun birçok sebebi var: İnsanlara her zaman iyi görünmeye çalışmak, ayrılık oluşması korkusu, özgüven eksikliği, anlaşmazlıkları nasıl çözeceğini bilememe, güç dengesi, kültürel öğretiler vs. vs. Bu listeyi daha da uzatabilirsiniz. Yazıyı fazla uzatmamak için bu yazıda sadece HH’ni yakından ilgilendirdiğini düşündüğüm “uhuvvetin bozulması” korkusu ve bu “uhuvveti” koruma refleksinin doğurduğu negatif sonuçlar üzerinde duracağım.
Hizmet Hareketi’nin içinde eleştiriden ve anlaşmazlıklardan kaçılmasının en büyük nedenlerinden bir tanesi anlaşmazlıkların ayrılık getireceği ve HH içindeki uhuvvetin yani kardeşliğin bozulacağı korkusu, ki bu yersiz bir korku. İnsanın olduğu her yerde anlaşmazlıkların olmasından daha olağan bir şey yoktur. Bir ailede, kurumda veya toplulukta ayrılık-ayrılığın sebebi anlaşmazlıklar değil, o anlaşmazlıkların yanlış yönetilmesinden kaynaklanır. Problemleri görmezlikten gelmek veya halk diliyle “halı altına süpürmek” yerine onların üzerine gidip yapıcı bir şekilde ele alıp çözüm üretmeye kalktığınız zaman o kuruma veya topluluğa bırakın zarar vermeyi aksine fayda sağlamış olursunuz. Böyle bir yaklaşım en ilk başta insanların o kuruma olan güvenini pekiştirir. İnsanların bir problemle karşılaştıkları zaman bunu çözmek için gidebilecekleri kişilerin ya da bir makamın olduğunu bilmesi ve adil bir şekilde olayın üzerine gidileceğinin bilinmesi insanlarda o kuruma karşı olan güveni sağlam tutar.
İkinci bir sebebi ise insanların anlaşmazlıkları nasıl çözeceklerini bilmemeleri veya yanlış yöntem kullanmaları. Genelde insanlar bir veya iki çeşit anlaşmazlık çözüm yönteminde kendini geliştirmiştir ve her yerde bunları kullanırlar. Maalesef, “one fits all solution” yöntemi çoğu zaman isabetsiz ve istenmeyen sonuçlar doğuracaktır. Bir problem çözümünde içinde bulunulan şartlar, kişiler, bu kişiler arasındaki güç dengeleri ve dinamikler, vs. göz önünde bulundurularak çözüm yoluna girilmesi problem çözümlerinin olmazsa olmazlarındandır.
Peki HH içinde anlaşmazlıklar nasıl ele alınıyor? HH içinde bir problemi veya anlaşmazlığı gündeme getirdiğiniz zaman çoğunlukla muhatap bulamazsınız veya bulsanız bile adil bir sonuca ulaşacağınız şüphelidir. Daha da ötesi, problemleri gündeme getirdiğiniz için afaroz edilmeniz ve ötekileştirilmeniz de çok muhtemel. Neden? Çünkü HH’in ahengini bozuyorsunuz (!) ve kardeşlik ruhunu zedeliyorsunuz (!). Maalesef bu yanlış algı, bazı insanların bilinçsiz bir şekilde olaylara yanlış müdahale etmelerine sebebiyet veriyor. Daha önce de vurguladığım gibi, anlaşmazlıkların olması gayet olağan bir şeydir, bunlardan korkmaya ve kaçmaya gerek yok. Ama kriz zamanlarında ve anlaşmazlıkları çözerkenki takip ettiğiniz yol çok önemli. Konuyu irdelemek, ortak akıl ile hareket etmek, alternatifleri masaya yatırmak, problemin kaynağını ve sebeplerini araştırmak ve bütün bunların göz önünde bulundurarak çözüm üretmeye çalışmak pozitif bir sonuç doğuracaktır. Fakat, var olan problemi yok gibi yaşamak, örtbas etmek, çözülmesini talep edenleri de ötekileştirmek ancak ve ancak o kuruma zarar verir ve çöküşünü hızlandırır.
Grup Düşünme Sendromu ve Hizmet Hareketi adlı Problem-Analiz yazısında grup düşünme sendromunun topluluklarda telafisi çok zor sonuçlar doğurabileceği konusuna değinmiş ve HH’in şu anda içinde bulunduğu duruma sürükleyen sebeplerinin en başında bunun geldiğini yazmıştım. Grup düşünme, güzel bir amaç için bir araya gelen insanların parçası oldukları toplum içerisinde bir dayanışma ve birlik oluşturma çabasının sonucu olarak zamanla ortaya çıkan ve grup üyelerinin irrasyonel ve işlevsiz karar vermesine sebebiyet veren psikolojik olgunun adıdır. Bir birlik ve beraberlik oluşturalım diye maalesef HH kendini farklı seslere kapatmış ve yine bu birlik ve beraberliği muhafaza adına anlaşmazlıkları ve problemleri örtbas etme yolunu tercih etmiştir. Bunun sonucu olarak da HH içinden problemlere bir çözüm üretilemeceğini, anlaşmazlıklara yapıcı ve kalıcı çözümler sunulmadığını ve isabetli yaklaşımlarda bulunulmadığını gören insanlar ya HH ile bağlarını koparmış veya dışarıdan sesini duyurma yolunu tercih etmiştir.
Sonuç olarak; değerli insanlar, anlaşmazlıklardan korkmayın ve kaçmayın. Yanlış olan bir seyi seslendirmekten ve yapıcı çözümler aramaktan çekinmeyin. Eleştirince bir şeyin bereketinin kaçtığı falan da yok. Hurafe bilgilerle bir toplumu uyutmaya ve onları canının istediği gibi yönetmeye çalışmak insana, insanlığa yakışmaz. Vicdan buna razı olmaz.
Fatma Susan Tufan