ERKEK
10 MAYIS 2020
Değişme İsteği & Erkekler, Erkeklik Ve Sevgi*
"Erkeklerin değişmek istemedikleri doğru değil; ama değişmekten korktukları doğru."
-Bell Hooks
“Yaşanmadan yazılmaz” dediğimiz kitaplar listemiz zenginleşiyor. Bu ayın “Erkek” konusuna bu denli yakışan başka bir kitap olamazdı sanırım. Yazar Bell Hooks’un “Değişme İsteği & Erkekler, Erkeklik ve Sevgi” kitabı kafamdaki birçok karmaşık düşünceye ve cevabını uzun süredir aradığım onlarca soruya cevap niteliğinde oldu. Önsözünden itibaren beni içine çeken ve her cümlesiyle “erkek” konusunda aydınlandığım bir eser oldu ve bu yüzden bu yapıtı sizlerle de paylaşmak istedik.
Bell Hooks, kitabına kendi babası ile hayatı boyunca yaşadığı acı verici süreci anlatarak vurucu bir başlangıç yapıyor. Duygulanmamak ya da kendinizi yazarın yerine koymamanız elde değil. Ayrıca hayatında olan erkeklerle ilgili de çok fazla gözlem yapmış ve bunlara, örnek vermek amacıyla sıklıkla değiniyor kitabında. Sanırsınız ki kitap; erkekler, erkeklik ve onların hatta tüm insanların sevgi gereksinimi üzerine söylenebilecek her şeyi söylemiş. Bana göre her kelimesi, her cümlesi ve her satırı çok değerli ve etkileyici.
Kitabın başlığından da anlaşılacağı üzere konuların gidişatı; 1- Erkeklerin Değişme İsteği, 2- Erkekler, 3- Erkeklik, Erillik, Ataerkil, 4- Sevgi şeklinde. Tabi ki, bu konuların arasında erkeklerle ilgili daha birçok konu mevcut ve yazar bunlara da ustalıkla değinmiş. Ancak benim, yazımda kitabın tanıtımı adına değinmek istediğim, kitabın geneline hakim olan “ataerkil kültürün sebepleri” konusu. Zira kitap dolu dolu ve bunları yazmaya veya anlatmaya kalksam sayfalarca yazı çıkar kalemimden.
Peki bu ataerkil kültürün oluşmasının ve bunun toplumlarda baskın bir şekilde devam etmesinin sebepleri neler? Kısaca göz atalım.
1-Toplum
Ataerkil kültürün en tesirli biçimde yayılmasının ve yer etmesinin ana sebebi olan toplumun kullandığı baskıcı tavır, erkek çocuklar üzerindeki etkilerini daha çok küçük yaşlardayken göstermeye başlıyor. Yani içinde yaşanılan toplum, çok farklı şekillerde etkileyebiliyor erkekleri. Meselâ;
-
Erkeklik üzerine yanlış ve kalıplaşmış “erkek oluyor, erkektir yapar, erkek evin reisidir, evin geçimini erkek sağlar” gibi ifadeler erkekler üzerinde negatif etkiye ve baskıya neden oluyor.
-
Ataerkil kültürde oğlan çocuklara; sarılma ve ağlamanın zayıflık olarak görülmesi ve öğretilmesi.
-
Toplumun erkeklere verdiği mesajların erkeklerde haysiyet zedelenmesine neden olması. Burada kendimle ilgili bir örnek eklemenin iyi olacağını düşünüyorum. Japonya’da 5 yıl boyunca çalıştığım yerin müdürünün defalarca hem bana hem de diğer çalışanlara karşı duygusal ve sözel istismarına maruz kalmıştım (hatta maalesef en sonunda şiddetsel tacize de maruz kaldım). Yaptığı pek tabi yanlıştı ancak o müdürü bunu yapmaya iten sebepleri de düşünmüyor değildim. Biliyordum ki kendisi de, üstünde müdür sıfatıyla duran erkeklerin alaycı üslûplarına ve sözel istismarına maruz kalıyordu. Çünkü birkaç kere kendisinden, ona yapılan bu tarz söylemleri duymuştum. Müdür beni ve diğer çalışanları eziyordu çünkü kendine göre o da “erkekler tarafından” eziliyordu. (Bana uyguladığı şiddetsel tacizden sonra görevden uzaklaştırılan bu müdür 9 ay sonra aynı göreve ne yazık ki tekrar getirildi!)
-
Ataerkil kültürün, erkeklere “erkek olabilmek (!)” için sevgi göstermenin zayıflık olduğunu öğretmesi.
-
Feminist hareketi suçlamak.
-
İş depresyonunun evde şiddet uygulamaya sebep olması, bu yüzden de cinsel alanda erkeğin kadına baskı ve şiddet uygulaması.
-
Duygusal emeğin kadın işi olduğunun savunulması.
-
Küçük yaşlarda başlayan “erkekler ağlamaz, güçlü ol, sert görün” gibi laflarla erkeklerin duygularını göstermelerinin zayıflık olduğunun söylenmesi.
-
Erkeklikle özdeşleştirilen 'kontrolü kaybetme' korkusunun erkekleri baskı altına alması.
-
Ataerkil kültürde erkeklerin 'mutsuz olmasının' umursanmaması.
-
Erkeklerin birbirlerine duygularını açmaması ve bundan korkmaları.
-
Ataerkil düşünce yapısının “güçlü erkek” imajına rağmen, haysiyeti ve onuru zedelenmiş “güçsüz erkeklere” sebep olması.
-
Yanlış toplumsal normlar.
-
Ataerkil düşüncenin, öldürmenin ve öldürmeyi sevmenin erkeklerin doğalarında olduğunu öne sürmesi ve bunu erkeklere aşılaması.
-
İş yerlerinin duygusal açıdan kapalı olması ve baskın ortamlar olması.
-
Ataerkil kültürün, erkekleri patriark (ataerkil) rolünü kabul etmezlerse var olma nedenlerinin kalmayacaklarına inandırarak toplumsallaştırması ve bu şekilde kalplerini kontrol etmesi.
-
Tahakkümcü kültür yapısı. Şiddet ve iktidar odaklıdır ve buna erkeklerin daha yatkın olduğu öğretilir.
-
Ataerkil kültürün erkeklere “siz ayrıcalıklısınız” imajını ve düşüncesini aşılaması.
-
Kapitalist sistemle gelen “çok çalışma kültürünün” erkekler için sevgiye engel olması. Yani, evine vakit ayıramayan erkeklerin işten dolayı enerjisi bitince ailesine karşı sevgiye, emek vermeye vakit bulamaması.
Yazdığım bu maddelerin çok daha geniş açıklamalarını ve toplum faktörüne ait diğer ayrıntıları da kitaptan okuyabilirsiniz.
2- Medya
Kitabın yazarı Bell Hooks, Amerikalı bir yazar. Haliyle medya etkenine dair verdiği bilgiler genellikle Amerika eksenli ancak bunlar tüm dünyayı da etkileyen bilgiler. Meselâ;
-
Amerika'da 1970’lere kadar Ataerkil karşıtı kitapların olmaması. Bu tarihten sonra yazılanların ise bu konuya dair kısıtlı bilgiler içermesi.
-
Temaları erkeklik, şiddet, kahramanlık, güç, para ve cinsellik olan filmler ve diziler. Özellikle askerlik ve kahramanlık temalı olan Er Ryan’ı Kurtarmak gibi askerlik ve savaş temalı filmlerle şiddet, savaş ve öldürmek gibi olgular meşrulaştırılıyor. Siyah Giyen Adamlar, Matrix gibi ırkçılık temalı filmlerin beyaz erkekleri yücelttiğini de söylemekte yazar.
-
Kadına şiddet ve cinsellik içeren şarkılar.
-
Çocuk programlarının cinsiyetçi temalı oluşu; Hulk, Power Ranger gibi.
-
Medyada özellikle kadın cinayetlerinde ya da kadına olan şiddette suçlunun kadın olarak öne sürülmesi.
-
Medya aracılığı ile kadının objeleştirilmesi. Buna dair en güncel örnekleri Türk medyasının son dönem haberlerinden de görebilirsiniz.
-
Siyahi erkeklerin zalim ataerkil erkeklikle özdeşleştirilip şeytanlaştırılması.
-
Çağdaş filmlerin, erkeklerin içindeki boşluk ve şiddetten kaçamayacağını anlatması
gibi ataerkil kültürün sebeplerinden biri olan medya etkenine dair daha birçok bilgiyi kitapta bulabilirsiniz.
3- Arkadaş
Her çocuk gibi erkek çocuklarını da toplumda en çok etkileyen faktörlerden birisi elbetteki arkadaş çevresi. Ataerkil kültürün hüküm sürdüğü toplumlarda büyüyen erkek çocuklar belli bir yaşa kadar normal insani özellikleri gösterirken, bir yaştan sonra ataerkil normlar arkadaş çevresiyle birlikte çocukların hayatlarına girmeye başlıyor. Meselâ, okulda yaşanan kötü veya üzücü bir olayda eğer erkek çocuk ağlar ya da olaya dair duygularını ifade ederse, o erkek; “kız gibi ağlama, ana kuzusu ya da ezik” lâkapları takılarak arkadaş gruplarından dışlanıyor. Erkek çocuk da bu lakaplara bir daha maruz kalmak istemediğinden duygularından arınması, sert ve güçlü olması gerektiği kanısına kapılıyor. Yani “erkek gibi (!)” görünmeye çalışıyor.
4- Ataerkil Aile Yapısı
Konuya anne ve baba üzerinden bakmak gerekirse;
Baba, hayatı boyunca ataerkil toplum yapısında yetiştiği ve bu yapıyı (belki de) sorgulamadığı için ve de kültürün getirdiği normları gerçekleştirme dürtüsüne de inandığı için kız ve erkek çocuklarına farklı farklı davranır. Örnek vermek gerekirse; yazar Bell Hooks’un daha küçükken ‘erkek oyunu’ olarak algılanan misket oyununu oynadığı için babasından şiddetli bir dayak yemesi. Ayrıca bu dayak esnasında annesinin eşini durdurmak için hiçbir girişimde bulunmaması ve sessiz kalması Hooks’u çok derinden etkilemiş.
Anne ise ataerkil yapıdan çekindiği ve bu yapıya karşı gelmediği için, çocuklarını büyütürken bu yapı çevresinde anneliğini icra ettiriyor. Maalesef anneler, bilinçaltında bu yapıyı destekliyor. Hatta çocuklarını yalnız yetiştiren anneler; erkek çocuklarını, toplumdan dışlanma korkusundan dolayı ataerkil yapıya uyumlu bir halde büyütüyorlar ve bu yüzden yetiştirme konusunda bazen babadan daha sert olabiliyorlar.
5- Eş / Kadın
İstatistiklere göre, kadınlar her ne kadar duygusal, sevgiyi bilen ve merhametli eşler istediklerini söyleseler de araştırmalar (bilinçaltında) neredeyse bunun tersini gösteriyor. Bu, hem ataerkil yapıyı besliyor hem de erkeklerin asıl olmak istedikleri insanlar olmalarını engelliyor.
*****
Evet, kitapta yazar Bell Hooks, birçok kitap ve makaleden de alıntı yaparak hem gözlemlerini ve araştırmalarını güçlendirmiş hem de yeri geldiğinde alıntı yaptığı bu eserlerin ataerkil yapıya değindikleri kısımlardaki eksikliklerini cesurca dile getirmiş. Bana göre her erkeğin, her kadının, her anne-babanın okuması gereken bir eser Değişme İsteği & Erkekler, Erkeklik ve Sevgi. Kitabın Türkçe çevirisi gayet iyi. Ayrıca yazarın düşüncelerine katılacağınız veya katılmayacağınız noktalar olabilir. Ancak ben, kendinde istediği değişime katkı yapmak isteyen herkese şiddetle tavsiye ediyorum bu doyurucu ve aydınlatıcı kitabı.
İyi okumalar ve iyi istifade etmeler…
*Hooks, Bell (2004). The will to change. Washington Square Press. New York, NY.
Elifnur Takavcu