ÖNYARGI
6 NİSAN 2020
BİR ISLIKLA VİVALDİ*
Önyargılar ne yazık ki hayatlarımızı kötü yönde yönlendiren ve etkileyen peşin hükümlü kanılar. Peki ya stereotipler yani basmakalıp yargılar; insanları, cinsiyetleri ve toplumları hangi oranda ve nasıl etkiler?
Bu ayın kitaplığında, insanların ve bazı grupların kimlik sorunu yaşamasındaki ana etkenlerden olan ırkçılık ve stereotip tehdidini baz alan “Bir Islıkla Vivaldi” eseri var. Amerikalı sosyal psikolog Claude M. Steele’in kaleminden çıkan bu eser; ırkçılık, stereotip tehdidi, sosyal kimlik sorunsalı ve azınlık öğrencilerinin akademik performansı üzerine Steele ve arkadaşlarının 20 yıl süren araştırma, deneyim ve gözlemlerine dayanıyor. Araştırmalarını ekseriyetle üniversite öğrencileri üzerinde yoğunlaştıran Steele, bir yandan siyah-beyaz ırkı arasında yaşanılan ırksal farklılığın neden olduğu toplumsal ve sosyal düzeni incelerken, bir yandan da cinsiyet eşiğine takılan kadınların eğitim hayatındaki yerlerine ve bu alandaki performanslarına odaklanıyor.
Yazar kitabına, ‘daha küçük bir çocukken "ırkçılık" terimi ile nasıl tanıştığına’ ilişkin yaşadığı ibretlik bir olayı anlatarak başlıyor. Kendisi, başına gelen olayı üzerinden yıllar geçmesine rağmen unutamamış ve daha küçükken kendi siyahîliği üzerinden dayatılan ırksal (ya da cinsiyetsel) stereotipleri, araştırmalarında "insanların tepelerinde daimi gezen bir balona" benzetmesine neden olmuş. Stereotiplerin derin ve kalıcı hasarları ve bunları alt etmenin zorluğu (lâkin imkansız da olmaması) kitabın geneline hakim bir araştırma konusu. Yazar, toplumsal yargıların, önyargıların ve basmakalıp yargıların öğrencilerin matematikte, İngilizcede, edebiyatta, sosyal derslerde ve hatta sportif faaliyetlerdeki performans yetileri üzerindeki etkilerini uzun uzadıya araştırmış. Kitap, kendisinin de yöneticilik ve hocalık yaptığı okullardaki araştırmaların toplamını oluşturuyor.
Ayrıca kitapta toplumlardaki gelenekçi ve yanlış kültürel düşünceler üzerine de birçok çarpıcı tespit mevcut. Stereotip tehdidine maruz kalanlar için araştırmalarının neticesinde bazı çözüm önerileri de sunuyor yazar. Bu tehditleri azaltmak ve azınlık öğrencilerinin (ya da kadınların) performanslarını artırmak için de bir dizi yol haritası belirlemiş. Kitabı okuduğumuzda aslında bunların çok kolay yöntemler olduğunu görüyoruz. İnsan beyninin nelere endeksli olduğunu görmek açısından da kitap bizleri epey bir aydınlatıyor.
Sosyal kimliklerimize ilişkin koşulların, takındığımız tavırlardan seçtiğimiz mesleğe ya da arkadaş ortamlarımızı belirlemeye kadar varan hayatımızı şekillendirme planımızda bizi ne kadar çok etkilediği üzerinde durması açısından da (bana göre) sarsıcı ve hayret ettirici bir kitap Bir Islıkla Vivaldi. Kitabı okuduğumda, ırkçılık hastalığının ve stereotip tehdidinin insanın hayatı ve başarıları için sandığımdan çok daha tehlikeli konular olduğunu gördüm. Bu tehdide maruz kalan kişiler, gerekirse hayatlarını sil baştan yazabiliyor ve olmaları gerekenden çok daha başka kimliklere bürünüp içte ve dışta farklı olacak düzeyde kimlik krizleri ve sorunsalları yaşayabiliyorlarmış. Aslında Türk toplumu olarak siyah-beyaz ırkı stereotipine bizde çok rastlanmasa da, farklı stereotipler bizde de görülmekte. Yani demek istediğim farklı millet ya da gruplara karşı oluşan stereotipler. Kitabı okuyanlar ne demek istediğimi az çok gözünde canlandıracaktır diye düşünüyorum.
İnsan, hayâllerine ulaşmak için ırksal özelliklerini terk etme çabasına girer mi; stereotipler, ırksal kimliğin sosyal yaşamdaki ihtiyaçlarını kısıtlar mı; azınlıkta kalmak insanın kendi öz benliğine zarar verebilir mi; damgalama/mimleme ve aşağı çekme dürtüsü neden olur; stereotiplerin kişilerde nasıl bir ruhsal hasara yol açtığı ve bunlara insan doğasının nasıl tepkiler verdiği gibi daha birçok soruya cevap bulabileceğiniz bu bol araştırma dolu eser için hepinize iyi okumalar!
*Steele, Claude M. (2017). Bir Islıkla Vivaldi. Esenyurt, İstanbul. The Kitap.
Elifnur Takavcu