top of page

İLETİŞİM

16 HAZİRAN 2020

 

 

Bir Duygusal Şantaj Yöntemi: Manipülasyon - 1

 

“Biz ki, hakikî Müslümanız; aldanırız, fakat aldatmayız. Bir hayat için yalana tenezzül etmeyiz.” 

-Bediüzzaman Said Nursi

 

İnsanlar neden manipülasyona başvurur? İşe yarıyor da ondan. 

“Bir insanın bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde başka bir insanı kandırması” manasına gelen Manipülasyon, aslında yazmaktan hiç de hazzetmediğim bir konu. Kişisel menfaatler ve hazlar için bir başkasının iyi niyetli duygularını suistimal etme ve belki de hayatını sömürme olan bu düşünceden oldukça rahatsız oluyorum. İşte bu ayki Problem-Analiz’de  insan ilişkilerinin karanlık bir yüzü olan bu yöntemi ele alacağım. Yazıyı okurken yaptığım tanımlamalar ve kullandığım örnekler tanıdık gelebilir. Hepimizin yolları bir şekilde manipülatif davranışlarda bulunan insanlarla kesişmiştir.  Belki bu insan eşimizdir.  Belki de annemiz, babamız, kardeşimiz, çocuğumuz veya bizi sevdiğini ve bize değer verdiğini sandığımız bir arkadaşımız olabilir.  Hatta belki de o insan, bizizdir.

 

Bu yazıda, psikolojik manipülasyonun kısa bir tanımını yaptıktan sonra manipülatif kişilerin en çok hedef aldıkları insanların özelliklerine değineceğim.  Yazının sonunda ise, yine tehlikeli bir manipülasyon tekniği olan “gasligthing” konusunu ayrıca ele alacağım.

 

Evet, psikolojik manipülasyonu; gücü ve kontrolü ele geçirme, menfaat gütme, statü kazanma ve ayrıcalıklı görünme niyetiyle zihinsel çarpıtma ve duygusal sömürü kullanarak insanları etki altına almak olarak tanımlayabiliriz.  Burada etki/tesir (influence) ile manipülasyon arasındaki ayrımı yapmakta fayda var.  Etki/tesir özellikle motivasyon için kullanılır ve karşıdaki kişinin çıkarı gözetilerek onun iyiliği için yapılan bir davranıştır. Manipülasyon ise, kişinin sadece kendi menfaatleri için yaptığı davranışlardır. Böyle bir insan kendi menfaati için karşısındaki kişinin kişisel alanını ihlâl etmekten ve haklarını çiğnemekten çekinmez.

 

Peki insanlar bunu bilerek mi yapar?  Hem evet, hem hayır. İki grup manipülatör (manipüle eden) vardır.  Birincisi, gayet bilinçli ve ne yaptığının farkındadır.  Profesyonel manipülasyoncu da diyebilirsiniz bu gruba.  Profesyonel manipülatörler kurbanları kolay tespit ederler.  İnsanların davranış ve reaksiyonlarını gözlemler, zaaflarını tespit eder ve bu zayıflıklarını kendi menfaatleri için kullanmasını ve yönlendirmesini çok iyi bilir ve bunu yapmaktan zevk alırlar.  Buna, o kişinin bir yaşam tarzı da diyebilirsiniz. İnsanlarla ilişkilerini böyle yürütürler.  Bu gruptaki insanlar tıpta “klinik vaka” olarak tanımlanırlar ve manipülatörlerin en tehlikeli olanıdırlar. Çoğunluğun oluşturduğu İkinci grup ise, yaptığı davranışların manipülatif olduğunun çoğu zaman farkında olmayanlardır. Genellikle korku, güvensizlik veya duygusal dürtülerden dolayı manipülatif davranışlar içine girer ve bu davranışlarının karşıdaki insanı psikolojik ve duygusal olarak ne kadar yıprattığının farkına varmaz(1). Çoğu zaman bilinçli yapmasa bile kullandığı yöntemlerin insanları etkilemede ve kontrol etmede başarılı olduğunu fark ettiği ve istediğini elde etmede işe yaradığını gördüğü zaman da bu yöntemi kullanmaya devam eder. 

Manipülatörler kurbanlarını nasıl tespit eder? 

 

Bütün manipülatörlerin kullandığı iki basamaklı bir süreç vardır: İlk önce kişinin arzuladığı şeyi (meselâ ilgi) kişiye verirler, daha sonra da verdikleri şeyi almak için tehditvari tutumlar içine girerler.

 

Bir takım özelliklere sahip insanlar manipülasyona karşı bazı insanlara göre daha savunmasızlardır.  Farkında olmadan gerek konuşmalarıyla gerekse de davranışlarıyla zaaflarını belli ederler ve kendilerini kolay hedef haline getirirler. Manipülatörler ise bu kişilerin zaaflarını kolay tespit eder ve yine zaaflarından yaklaşarak onları etkileri ve hatta kontrolü altına alırlar. Peki nedir bu özellikler? En çok bilinen 7 özelliği sıralayacağım(2):  

 

1- Memnun Etme Sendromu (İnsanları memnun etme alışkanlığı ve zihniyeti): İnsanları sürekli mutlu ve memnun etmeye çalışma ve bunu başaramazsa kendini kötü hissetme durumudur. Kendi mutluluğunu başkasının kendisinden olan memnuniyetine bağlama durumu; ki böyle insanlar manipülatörlerin ağına çok kolay düşerler. 

 

2- Başkalarının Onayını Arama Bağımlılığı: Yaptığı her şeyde başkalarının onayını ve kabulünü alma hastalığı. Bu kabulü almadığı takdirde ise kendini yetersiz görme durumu oluşur. Bu psikoloji içinde olan insanlar aynı zamanda eleştiri, reddedilme, terk edilme ve ihmâl edilmeye de tahammül edemezler ve kendilerini bu durumlara düşürecek davranışlardan kaçınırlar. 

 

3- Emetophobia (Negatif duygulardan korkma): Bu kişiler öfkeden, anlaşmazlıklardan ve yüzleşmekten çok korkar. Ve bu duygularla yüzleşmemek için ne gerekiyorsa yaparlar. Manipülatif bir insan bu zaafı fark ettiği zaman ise bunu o kişiye karşı kullanır. Kişiyi kontrolü altında tutmak için konuşurken (özellikle de anlaşmazlık anlarında) sesini yükseltip kişiyi sindirme ve korkutma yoluna gidebilir. O kişi de “yeter ki huzurum kaçmasın” diye manipüle eden kişinin istediğini yapar.  

 

4- Girişken Olamama ve Hayır Diyememe: Aslında bu madde, birinci madde ile bağlantılı. Genelde bir insanda bunların ikisi de vardır. İnsanların onayını alabilmek için söyledikleri her şeye evet demek zorundaymış gibi hissetme durumu. Evet demediği zaman kendini suçlu ve kötü hissetme hâlidir. Manipülatör de bu zaafı, o kişiye istediklerini yaptırmak için kullanır. Hayır diyemeyeceğini bildiği için bu yöntemi sıklıkla kullanır. Kişi hayır dese bile hayır dediği için ona suçluluk duygusu yaşatarak psikolojik baskı uygular. 

 

5- Kimlik ve Kişilik Bunalımı: Arayış içinde olan ve henüz kendi kimlik ve kişiliğini bulamamış insanlar, manipülatif insanlar için kolay hedeflerdir. Hayattaki hedefim nedir, kişilik ve etik değer yargılarım neler, vs. gibi soruların henüz tam bir cevabını bulamamış insanlardır.  Kimlik ve kişilik bunalımı ise; genellikle çocuk yaşlarda ebeveyninden veya öğretmenleri gibi hayatında önemli rol oynayan insanların negatif geri bildirimleri ve değersiz hissettiren söylemleri sonucu kendilerini keşfedememiş insanlarda görülür. Öte yandan kişinin bu keşif serüveni sırasında kendine yol gösterici olarak bulduğu insanlar manipülatif çıktığı takdirde, iyi niyet(ler)i suistimale uğrayabilliyor. Yani, manipülatörler bu gibi arayışlar içinde olan insanları yönlendirme eğilimine girip insanların saf duygularını şahsî çıkarları için kullanabiliyorlar.  

 

6- Özgüven Eksikliği: Karar almada zorluk çekme ve karar alırken sürekli başkalarına ihtiyaç duyma halidir. Kendi fikir ve davranışlarına güven(e)meme ve sürekli başkalarının aklına ve fikirlerine ihtiyaç duyma.  Bu da bir önceki madde ile bağlantılı aslında. Kişi, kendi etik ve kişisel değerlerinin farkında değilse başkalarının kendi adına karar vermesine kapı aralar. Manipülatif insanlar da kişinin bu zaafını kolaylıkla kullanıp kendi çıkarları doğrultusunda o kişiyi istedikleri şekilde yönlendirebilirler.  “Bize ne söylendiyse onu yaptık” cümlesi tanıdık geldi mi? 

 

7- Dışsal Kontrol Odağı:  İç kontrolü olan bireyler, olaylardaki kendi rolünü görmekten ve gerektiğinde sorumluluk almaktan çekinmezler.  Dış kontrol odaklı bireyler ise hayatta başlarına gelen şeylerin kendi kontrolleri dışında olduğuna inanırlar.  Böyle düşündükleri için de ne yaparlarsa yapsınlar hayatlarını değiştiremeyecekleri düşüncesine kapılabilirler.  Ve genelde de olan bitene bahane uydurabilirler.  Bu son özelliği barındıran kişiler, yaşanan olaylardaki rollerini görmek yerine, "yolun kaderi" söyleminin arkasına sığınıp sorumluluklarını idrakten ve yanlışlarla yüzleşmekten kaçıyorlar.

 

Maalesef “Yolun kaderi” söylemi Hizmet Hareketi içinde haddinden fazla suistimal edilen bir söylem.  Evet, dünyadaki sosyal değişim hareketlerini incelediğiniz zaman bu hareketlerin geçirdikleri evreler ve karşılaştıkları engellerin benzerlik gösterdiğini görürsünüz.  Toplulukların bu sosyal değişim sürecinde bir zulüm devresinden geçtiği bilinen bir gerçektir.  Örnek vermek gerekirse; Hz. Peygamber (sav) ve ashabının yaşadığı zulüm ve işkenceler hepimizin bildiği şeyler.  Martin Luther King Jr., Nelson Mendela ve Gandhi gibi liderlerin ön ayak oldugu sosyal değişim hareketlerine baktığımızda da karşımıza benzer süreçler çıkar.  Ancak, yine menfaat ve fırsat odaklı manipülatif bireyler, bu “yolun kaderi” terimini insanları pasifleştirmek, yapılan yolsuzlukları gizlemek, insanları susturmak ve yıldırmak için kullanıyorlar.  İşte tam da burada, bu ve benzeri manipulatif yönlendirmelere karşı teyakkuzda olmak çok büyük önem arz ediyor. 

 

Yukarıda bahsettiğim bu 7 özelliğe sahip insanlar, diğer insanlara nazaran manipülatif insanların oltasına daha kolay takılırlar. Bu sebeple, zaaflarımızın farkına varmakta fayda var.  Şunu da hatırlatayım, hiçbir zaman profesyonel bir manipülasyoncuyu alt etmeye çalışmayın, çünkü başarılı olamazsınız.  Tek yapacağınız şey, kendi davranışlarınızı ve düşünce yapınızı değiştirerek kendinizi manipülasyona dayanıklı bir insan haline getirmektir. Evet, manipülatif bir insanı değiştiremezsiniz, fakat manipülatif insan ile olan ilişkinizi değiştirebilirsiniz(3).  Manipülatif insanın istediklerini ona vermeyi bıraktığınız zaman -eğer ki sizin hayatınızda hâlâ kalmak ve hayatınızın bir parçası olmak istiyorsa- o kişi davranışlarını yavaş yavaş düzeltmeye ve olumlu yönde değiştirmeye başlayacaktır. Ya da hayatınızdan çıkıp kendine baska kurban arayışı içine girecektir. 

Bilinmesi gereken bir diğer önemli nokta da manipülatörlerin dünyaya bakış açısının, böyle olmayan insanlardan farklılık gösterdiği gerçeğidir. Manipülatörlere göre dünyada iki grup insan vardır: Manipüle eden ve manipüle edilen. Ya manipüle edersiniz ya da manipüle edilirsiniz. “Eşitlik, eşit olma, aynı kulvarda ve aynı şartlar altında çalışma” onların kitabında yoktur. Tavan ve taban vardır. İlişkilerinde güç ve kontrolü elinde bulundurmak manipülatif insanlar için çok önemlidir. Bu dengeyi bozabilecek yeniliklere ve değişimlere karşı çıkarlar. Kendi çıkarlarının tersine düşecek her türlü ilerlemeyi çekinmeden sabote edebilirler. Çünkü onlar için  değişim, insanların duygularını sömürerek inşa ettikleri makam, statü ve göz boyamadan ibaret olan itibarlarının ellerinden alınması anlamına gelmektir. 

“Peki, manipülatif davranışları ve sözleri fark etmek bu kadar kolay mı?” diye sorabilirsiniz. Maalesef ki değil. Bundan dolayı kişi, gerek ikili ilişkilerinde gerekse de iş ilişkilerinde bu dengeyi değiştirmek istiyorsa önce zaaflarının farkına varıp kendi davranışlarını değiştirme yoluna gitmelidir. Daha sonra da bu tarz insanların kullandığı yöntemlere karşı kendilerini aşina hale getirmelidir; ki manipülatif davranışları fark edebilsin.


 

Sinsi bir manipülasyon çeşidi: Gaslighting

Gaslighting terimi adını, 1938 yılında yapılmış "Gas Light (Gaz Lambası)" isimli tiyatrodan almıştır (Daha sonra 1944’te filmi çekilmiştir).  Tiyatroda, eşini deli olduğuna inandırıp servetine konmak isteyen bir adam her gün evdeki gaz lambasının ışığını azar azar kısar.  Eşi gaz lambasının ışığının azaldığını fark edip kocasına söylediğinde ise kocası ışığın normal yandığını ve ona, aklî dengesini yitirmeye başladığı için öyle gördüğünü söyler.  Kadının soruyu her soruşunda aldığı cevap aynıdır.  Kadın bir müddet sonra hafızasını sorgulamaya ve deli olduğuna inanmaya başlar.  Ta ki, bir polisin eve gelerek gaz lambasının ışığının kısık olduğunu söyleyip kadını teyit edene -tabir-i caizse onu uyandırana- kadar. 

 

Gaslighting psikolojik bir manipülasyon çeşididir. Kısaca değinmeye çalışacağım. Terimi Türkçe’ye şüpheye düşürme/ şüphe istismarı olarak çevirebiliriz (ancak ben yazı boyunca terimin ingilizce adını kullanacağım). Gaslighting;      "karşıdaki insana çeşitli oyunlar oynayarak zamanla kendisinden şüphe etmesini sağlamasına yönelik olan bir psikolojik işkence/manipülasyon yöntemi olarak biliniyor. Genellikle narsistler ve sosyopatlar tarafından uygulanan bu yöntemin korkunç olan tarafıysa kurban tarafından fark edilmesinin neredeyse imkansıza yakın olması. Bunun nedenlerinden biri de sevdiğimiz insanlara güvenmemiz ve sözlerine inanma eğiliminde olmamız." 

 

Gaslighting’e maruz kalmış bir insan zamanla bildiği doğruları sorgulamaya ve kendi hafızasından şüphe etmeye başlar.  Maruz kaldığı gaslight etkisi ile kendinden emin olamadığı için de gaslighter’a (manipülasyoncuya) bağımlı olmaya başlar. Artık, gaslighter birçok şeyi onun yerine düşünüyordur ve kişi buna ihtiyacı olduğuna inanır ya da inandırılır. Yönetilmeye ve yönlendirilmeye ihtiyacı olduğunu düşünür. Gaslighter’ın hedefi, kurbanını kendine bağımlı kılmak ve onu kontrol etmektir. Kurbanına, kendisi olmazsa hayatı manasızmış ya da yaşayamayacakmış gibi telkinler verir.  Onun kişisel alanını her fırsatta ihlâl eder ve onu savunmasız bir insan haline dönüştürmeye çalışır, ki yönlendirmesi kolay olsun.

 

Gaslighting’e maruz kaldığınızı nasıl anlarsınız? 

Bazı belirtileri şöyle: 

- Kendini tanıyamamak, kimlik ve kişilik bunalımı, kendinden uzaklaşmak.

- Eskisinden daha endişeli olma ve bu yüzden kendinden emin olamamak.

- Sık sık hassas bir insan olup olmadığını sorgulama, alıngan olduğu hissine kapılma.

- Her zaman işlerin ters gittiğini düşünerek tersliklerin kendi hatası olduğuna inanma.

- Sık sık özür dilemek. (bknz: The Giver filmi)

- Bir şeylerin yanlış olduğunu hissetmek ama ne olduğunu adlandıramamak. 

- Karar vermekte aşırı zorlanma.

- Umutsuz olma ve yaşamdan zevk alamama.

 

Neden özellikle gaslighting üzerinde durmayı tercih ettiğimi sorabilirsiniz. Çünkü bunun sebebi, gaslighting’in Hizmet Hareketi içinde en çok karşılaştığım ve şahit olduğum manipülasyon çeşidi olmasıdır.  Örnek vereyim; meselâ hiç yetkili bir kişiye Hizmet ile ilgili bir konuda veya şahsınızı ilgilendiren bir konuyu görüşmek için gittiğinizde suçluluk duygusu ile geri döndüğünüz oldu mu? Benim oldu. İşte bu, en çok rastlayacağınız gaslighting çeşitlerinden birisidir. Karşınızdaki kişi sanki derdinizle ilgileniyormuş gibi yapar ve belki ilgilenir de ama daha sonra bu konuyu gündeme getirdiğiniz için bir şekilde sizi suçluluk duygusu içinde bırakıp geri gönderir. Belki istediğinizi de almışsınızdır ama mutlu değilsinizdir.  Böyle zamanlarda duygularınıza dikkat etmenizi tavsiye ederim.  Size böyle hissettirenin ne olduğunu bulmanız, ileride benzeri bir gaslight etkisi yaşadığınızda hissettiklerinizi daha iyi tanımlamanıza yardımcı olacaktır. 

 

Bir başka sıklıkla karşılaşacağınız gaslighting yöntemi ise, sosyal sorumluluk gerektiren bir konuyu konuşmak istediğiniz zaman, karşınızdaki insanın konuyla yüzleşmemek için konunun gidişatını değiştirip sözü size getirmesidir: “Herkes kendine baksın, sen çok iyi misin sanki, kendi eksiklerinize bakın, şimdi bunun zamanı değil” gibi sözler duyarsınız. Bunların ardından ayetler ve hadisler gelir. Din ile susturulmaya çalışırsınız. Tabi bu da yine gaslighter tarafından sıklıkla kullanılan etkili bir susturma ve suçluluk hissettirme biçimidir. 

 

İnsanlığın Senfonisi sitesini kurduktan sonra (ve kurmadan önce de), aldığımız mesajlarda, e-maillerde ve konuştuğumuz birçok insanın bu tarz davranışlara maruz kaldığına şahit olduk. “Kişiliğimi kaybettim, hâlâ kendimi bulmaya çalışıyorum” diyen pek çok insan oldu. Bu ruh halini yaşayan insanların aldanmışlık/aldatılmışlık duygusu ile mücadele etmeye çalıştığını gördük. 

 

Gaslighting ve manipülasyon hakkında söylenecek çok şey var fakat bu yazıda bu kadarı ile yetineceğim. Konu hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak isteyen okurlarımızın İletişim sayısının Kitaplığımız köşesindeki eserlere göz gezdirmesini tavsiye ederim. Ayrıca yazıda referans olarak kullandığım makalelere veya farklı kaynaklara internet üzerinden  ulaşabilirsiniz. 

 

Yazının başında iki çeşit manipülasyoncudan bahsetmiştim. Biri gayet bilinçli ve ne yaptığının farkında; diğeri de çoğunlukla bilinçsiz bir şekilde korku veya duygusal bir refleks ile hareket eden iki gruptu. Birinci gruba diyecek bir şeyim yok. Zira o insanlar asla kendilerini hatalı görmezler ve hatalarını kabul etmezler. İkinci gruptakiler ise çoğunlukla yaptıklarını bilinçli yapmadıkları için kendisiyle yüzleşme potansiyeline sahiptir ve de yüzleşmelidir. Yukarıda “Manipülatör kurbanlarını nasıl tespit eder?” yan başlığı altında listelediğim 7 madde,Hizmet Hareketi içinde bulunan birçok insanda vardı ve halen daha var. Bu insanların bazılarının bu yönleri, yine bazı insanlar tarafından bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde suistimal edildi. Maalesef, insanlar ‘Hizmet’ adı kullanılarak Allah ile aldatıldılar.  Allah ile aldatılan bu insanlar Allah’tan uzaklaştı. Dinden uzaklaştı. Namazdan uzaklaştı…

Her şey bir kenara ama, bu insanlara en azından bir özür borçlusunuz.


 

Kaynak: (1),(2),(3) - Braiker, H. (2004). Who’s pulling your string? New York, NY. McGraw-Hill. 


 

Fatma Susan Tufan

fatmasusantufan@gmail.com

Diğer PROBLEM- ANALİZ yazılarının linklerini yayın sırasına göre aşağıda bulabilirsiniz.​

7. sayı: LİDERLİK - Geri Bildirime Açık Mısınız?

6. sayı: İLETİŞİM - Bir Duygusal Şantaj Yöntemi: Manipülasyon - 2

5. sayı: ERKEK Grup Düşünme Sendromu ve Hizmet Hareketi

4. sayı: ÖNYARGI - Bilişsel Önyargılar Kararlarımızı Nasıl Etkiler?

3. sayı: KADIN - Hizmet Hareketi İçinde Kadın Olmak

2. sayı: İÇSELLEŞTİRİLMİŞ EZİKLİK ve İÇSELLEŞTİRİLMİŞ AYRICALIK - Hizmet Hareketi’nin Kültürü ve Değişim Tantanaları

1. sayı: HAYSİYET Anlaşmazlıkların Tanımı

bottom of page